Şiirler ses resmidir, sesle çizilir
hayatın özünde karılmıştır mayası, renkleri asla solmaz
yansıtır çağının gölgesini, güneşini
yansıtır devranın ölçeğini, ülkenin gerçeğini.
Şairi itişip kakılsa, hapse atılsa
derisi soyulsa, asılsa, kurşunlansa, yakılsa da
Ben dedim mi bil ki başladığım sensin.
Senin sabrın, itilmişliğin, büyük boynundur çizdiğim.
Ellerin çeker beni yüz yıllar ötesine
O zamanlar ehramlar yükselten, şimdi kömüre inen
Ellerin, ellerin ve gene ellerin
Uzanır usulca öpüler gezdiririm her birinde.
O çağ ki hiç bilinmeyen
Gizi kutsal - Yaban güzel
Merakımı çeker ve beni daha
Bırakırımda görüntümü burada
Alır başımı giderim yalın - kat
O bilinmezliğe
Çarmıhını sırtlanıp nereye böyle uzak
dağın ardı kum denizi
her kum dibi - bin tuzak.
Acın yere göğe sığmaz
nasıl taşıdın nasıl, kaç binler yıl, kaç halk
1.
Gözlerim seni görünce güzel
Saçlarım senin için uzun
Tenim seninle sıcak böyle.
Adı Mehmet Efe'dir
kavradımı kirişi şöyle bir
dağlar ardına yay gerer.
Evet odur
Çözülmez düğümlere kılıçsız İskender.
bunlar benim sultan yıllarım
burcum böyle buyuruyor
yanıltmaya burcumu
çapraşık yollara dalıyorum kaybolmaya
bir anda
Zarlar atılsa da olur atılmasada
Zaten yenilmişim
Gün batımında
Biri beklemiş, ben gitmemişim.
Oysa ki yalnızlığım ölü yalnızlığı
Öfkemin gülleridir, yağmura döner yüzünü
küsüpp senin güneşine
İçilecek bir kadeh schnaps nü
yarim bıraktım
Gelme.
Gölgeni yıkma yoluma
Ası adın neydi - unutturdun
zaten ben sana hep Abbas diyordum
bir ayağın eşikteyse , tetikteydi diğeri hep.
Evet Abbas , Abbas yolcu
yine hangi iklime böyle - hangi mevsime
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!