Ağzımda kilit taşları
Kara ve yalnız şeyler emziriyor gövdem
Puslu ve karanlık tarihinde gökler
Büyük yağmurları ağlıyor durmadan
Otobüs duraklarına sığınıyorum
Hikâyelerim yok anlatacak
Anılarınıza meze sararmış sayfalarda
Okuyup gülün okuyup ağlayın
Alın beni beş paraya
Bir Pazar gezmesinde iki raf arasından
Doğmadığım bir şehirdeyim şimdi
Söylenmeyeni bul çocuk bul beni
Gecede gizli soylu matemim
Kara bakışlı yazgın gibi
Yitiyorum kalabalıklarda bul beni
Kardeşlerin var tenlerine gömülü sen bakışlı
Söz olup girdin koynuma
Birkaç insan yılı yaşadım seni
Toprağını arayan bir ağaç biçiminde sevdim
Oysa çocuktun çocuktum bir orman yılı
Hiç büyümedim
Ş’ye...
İnce ve esrikti türküsü
Ay vakitlerinde gezinirdi dudaklarının
Şubattı, dudakları soğuktu
Kar yağıyordu içinde bir yerlere
Anıları da bitince hangi denizedir
Gitmeleri bir bulutun
Kitap okurken yahut söverken
Hayli gri bir İçanadolugöğüne
Demek ki bu şehireskisi
Kentler siz ey! Şehir mi demeli size
Herşey satılık, herşey satılık
Benim küçükamerikalarım siz
Birşeyi yeniden İstanbulanlar
Anadolu köşeli evler getirdim size
Saçlarımı bir tufanda döktüm, onu getirdim
Uyuşkan yalnızlığımla geçtiydim
Günleri mor kapıların aralığından
Şiirdi, şiire benzer bir şeydi giden
Eskil bir taşıt, bir sokak kedisiydi
Adıyla başladım yeryüzüne
-I-
Dedi ki:
Benim yaratan şunları
Şu boşluğu baktığın
Şu fesleğeni
Yağmur yağıyor durmadan
Kaçıp bilmediği bir kahvenin
Masalarına sığınıyor
Cam kenarları tutulmuş
Sabırla bekliyor
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!