İnsanlar yolcu doğar anasından
Zirveden düşen kar gibi atılır hayata
Önce,
Küçük bir dere gibi şırıl şırıl
Sonra,
Kocaman nehirler gibi coşkulu
Abide gibi diktiniz
Gökdelenleri şehrinize
Çocuklara yaşam alanı bırakmadınız
Çocuklar
Cani oldu,çete oldu,mafya oldu
Oturup ağladınız
Karlı dağlar aşılmaz ki;
Aşayım
Yorgun insan koşamaz ki;
Koşayım
Ancak...
Sana özgü yerlerde
Beyhude gelipte deşme yaramı
Yareme merhem olacaksan gel
Kırılan kalbimi yanan gönlümü
Sevgiyle onarıp saracaksan gel
Gel ki gözyaşları dinsin gözümün
Rüzgârınla savrulan
Sonbahar yaprağıyım
Ateşinle kavrulan
Çöllerin serabıyım
Şu tükenen ömrümün
Bir kuşun gözlerinde yaşıyorum baharı
Çağır beni yürekten koşar gelirim sana
Denizleri aşarak, yıkıp yüce dağları
Bir sel gibi çağlayıp coşar gelirim sana
Karanlık kuytuları ışığınla aşarım
Yalnızlıktan bıktım artık usandım
Sana gönül verdim söyliyemedim
Acı çektim, ağladım da utandım
Hiçbir kula aşığım diyemedim
Mecnun gibi çölde buldum kendimi
Hey İstanbul
Dediler ki;
Taşın, toprağın altın
Geldim.
Baktım ki
Ne üstün belli
Hep aynı yalanı dinledim ömrümce
Kendi yalnızlığımın gurbetindeyim
Günler sıyrılıp soyunuyor avuçlarımda
Ben geçen yılların nöbetindeyim
Dalgalar milyonkere dövüyor sahili
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!