Çıkmaz sokağın girişinde
iki katlı kıymık taştan yapılmış bir binaydı
havara taştan yapılan
duvarlarla çevrilmişti üç bir yanı
sırtını avlulu eve dayamıştı
avlulu evin tokmaklı işlemeli demir kapısı
Kirpiklerinin ıslaklığını devşirir
gecenin sır aynasında
göz pınarlarında saklar
töre acısının serzenişini
bir yıldız kayar saçlarına geceden
sessizliğe kurar otağını
Geceler devrim başlangıcıdır
soy soyabildiğin kadar
ruhundaki yasak elmayı
kurduna dokunmadan
dilimle içindeki acıyı.
Havva ile ademden kalma
Akrebin ağıt türküsünden yanar yüreği
acılarla anız toprağının,
çocuğunu kaybeden ana yüreği atar damarlarında
yaşamla yok olma arasında mevsim geçişlerinde
bahar yelinin sıcağında
sahipsiz rüzgarlar eser çorak yüzüne
Bir geyik başı süslüyor şöminenin üzerini
ızdırabın kızgın çıtırtısı
anlamsız bir zevkin doruk noktasında
insanlığın acımasız duruşu
kötülükler sarmış bedenleri
ruhlar ağlamaklı şaşkın
Denizlerin yazgısı çoğalır
gönüllerde inceden
her dalga;kendine sarılan
bir can kuşağı
geçen yılları hatırlatır
her savruluşunda,
Çılgınlığını kıskanırdı aşkın
içimdeki deli bahar
ve gün doğumuna kadar
doludizgin koşan atlarını
düşüncelerimi kuşatırdı şeytan
Turgay Çitçi
Kaktüs sütü gibi
dilimden akan sözcükler,
ruh inceliğim mevsim güzelliğinden
anlamları içe dönüktü
Yalnızlığın tanrısal zamanlarında
aşıklar şairdir düşlerin kutsal günlerinde
maviyi sever anlam yüklerler kaderin sırrına ustaca
tutkunun esiri birçoğu
ruhun bedenden kaçışına ortak,
dertlerin tesellisinde
İkizim ruhumdan öte bir yerlerde
bir ben var benden uzak şiirlere yansıyan
bırak onu beni sar sarmala
gecenin sessizliğinde
anne edasıyla incitmeden öp beni
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!