Neden yalan söyler insan?
Sevdiği de yalan,
Sevmediği de.
Anı hissetmek varken,
Sahip olunmayan duygularla
Hayali bir zamanı yaşamak neden?
Ölüm, bir gerçeklik.
Bilip de korktuğumuz,
Dönüp de bakmadığımız.
Kulaklarımızı tıkayıp,
Duyumsamaktan kaçtığımız.
Asla yaklaşmayacakmışcasına
İnsanlığımızı satıyoruz;
Kimi bir çorba parasına gitti,
Kimiyle dünyaları alırsın,
Ama hepsi kasalarda kilitli.
Onun bunun neymiş ki derdi?
Gerçekten bitti şimdi.
Güzel ve kısa bir öyküsü vardı kelebek gibi.
Tanımayla başladı önce her şey,
İnce ince, yavaş yavaş.
Çoğunlukla eğlenceli ama
Basit bir odun parçasıydım önce.
Kocaman, kapkalın, işlenmemiş.
Soyuldum, yontuldum, tornalardan geçtim, inceltildim.
Bir de baktım ki bembeyaz boş bir sayfa oluvermişim.
Artık doldurulmaya hazırım.
Ne öğrenemeyecek kadar doluyum, hep aynı şeylerle,
Sıfırdan başlamak herşeye,
Eskiyi geride bırakıp;
Kötü bir resim gibi,
Silip atmak geçmişi;
Oturup tualin başına,
Yeni baştan çizmek geleceği;
Yitip gitmek kaldı bize,
Çekip gitmeden gidenin ardından
Sessiz sedasız yürümek,
Coşkulu bir çocuk gibi ayakları yerden kesilmişken,
Uçurumdan atılan bir taş gibi
Yere inmek,
Kimi kandırıyorsun ki?
Kim sana inanır, kendin bile?
Hala söylemek istiyorsun sevdiğini.
Hala bitmedi.
Yine konuşmak istiyorsun.
Ne olduğu değil önemli.
Bilinçli mi yaparız bunu kendimize, yoksa istemsiz midir?
Ya da bir hastalık veya virüs gibi bir şey midir bu?
Çocukluğumuzun okyanuslarındayken, yüzerek sığlara ulaşmışız bir de bakmışız.
Ulaşmak da değil belki de,
Rüzgâr mı savurmuş ya da dalgalar mı?
Kulaç attıkça çarpıp duruyoruz ya bir de toprağa,
Yalnızın tek dostu yalnızdır;
Büyük kalabalıklar ortasında sığındığı sırdaşıdır.
Yalnızın güneşi bir mum ışığıdır;
Karanlığın içinde umuda çağıran aydınlığıdır.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!