Özelleştirmeci sistem içine geçişle kişilerin kolektif alan koruyuculuğu olan garantiden ümitleri kesildi. Yok edilen ümitler mülke ve mülk sahibine bakarak “sana nimet vereni an ve nimet vereni öv” diyen duygu seslenmesine dönüştü. Ümitler mülksüz lük üzerinde dolaştırıldı. Artık mülk sahibine hamt edip ümit besleyecektiler. Böylesi durumla ümit etme duygusu kişiler üzerine “çaresizlikle boyun büküp, teslim olma” olarak yüklenmişti. Artık kişiler günlük muhtaçlığını, yarın endişesini köleci aile düzeni içinde sağlayacaktı!
Köleci aile kolektif emek içinde ücretini alan minimal bir kolektif güçtü. İşte El ‘ci anlayış kolektif karşılık olması gereken bu ücreti, mülksüze rızk diye ümit kesme diye veriyordu. Kolektif alanda kolektif emeğe karşılık olan tüketim nesnelerine El şimdi “rızk verme”, kader belirleme diyordu. Böylece El rızk söylemi içinde kolektif güce karşı müthiş bir gizemcilik yapıyordu.
Nasıl totem, ilah değilse; El de ilah değildi. Tanrı da El değildi. Totem izole bir alan içinde kolektifi yardımlaşma ve paydaşlık bilinci kuralını söyleyen atalar bilinci aktarımıydı. Kolektif çekendeki tükel kurallı, düzenli oluşa hitap ediyordu.
Totem atalara referanstı. İlah, grubun totem meslekli üretim ilişkisi bilinciydi. İlah, atalar ruhu olan toteme oranla gruba izafeydi. İlah üreten kolektif grubun bilinciydi. El; ilaha da, ilahın kolektif (ortak koşan) üretim biçimine de karşıydı. El; kişideki tekil, tikel bencil oluşun mülk sahibi olmalarına meşruiyet bilinciydi. El, kolektif meşruiyete karşı oluşmaydı.
“Rab-BEL ya da Rab-Bil “düşüncesi temelde kolektif alandan özel mülkiyetçi alana doğru sancılı geçişin ritüeli olmakla El mana anlayışını güden düşüncedir.
“Rab-BEL âlemin ya da Rab-Bil âlemin sözündeki âlem sözü “İlk kez “âlem” düşüncesini yerelden küresel ölçeğe doğru fetih yapacak iştahın söylemiydi. Yeryüzünde mülk sahibi olan her mülk grubuna (EL toprağına) âlem deniyordu. Âlem toplum ve devletler dünyasıydı. Mülkü İslam, mülkü Hristiyanlık ve nizamı âlemin tarihsel söylemi, şimdiki âlem sözcüğündeki kozmolojik anlamın gerisin de gizlenmişti. Unutturulmuştu. Şimdiki âlem söylemi kozmolojiye göç etmişti.
Kendi öncesi kolektif yapıyı özelleştiren El, özel mülkiyetçi alana geçişi gizlemek için mülkle oluşa ve mülksüz oluşa kader diyordu. Nasip dağıtma diyordu. Kader ve rızka evvelden beri bu böyleydi diyor. El ‘in böylesi söylem efekti içinde olan kişiler kadere boyun eğici, kadere teslim olucu, kadere biat edici huyu yeğlediler
Tanrı ise çağdaşlığın uç verdiği bilimsel oluşa karşı donanımlarıyla “yaratıcı” bir savlamadır. Tanrı çağdaş insanın kozmik bilincidir. Kendisinin oluşma dönemi içindeki tarih ilikten kopuk değildir. Felsefe olarak geldiğimiz -ayrıldığımız- ve gideceğimiz –birleşeceğimiz- bir yer vardı.
İşte ayrışarak “geldiğimiz” ve bileşmeye “gideceğimiz” iki yer ile iki yer arası olgu olayların hem yaratıcısı ve hem de kendisi olmakla Tanrı evvel ve ahirdi. Baş ve son olandı. Bilimsel olmayana karşı bilimsel duyuşu güden düşünceydi.
Tanrı düşüncesi geldiğimiz ve gideceğimiz makro yer olgu ve olaylarıyla kesikli; yaratıcı olmakla sürekliydi. Ancak şimdi de kuantum Tanrı bilinci söz konusuydu.
Nasıl ki EL kolektif alandan özel mülkiyetçi özelleştirmeci alana geçişteki mana ritüel ise; Tanrı da bilim dışı El düşüncesinden bilimsel kozmik bilincin Tanrı anlayışına geçişteki bir geçiş ritüeliydi. Tanrı fikri de kendi geçmişine atıfla “El Malik El mülk” olma manasını koruması ile birlikte kendisini kozmoloji gibi bir bahane nedenle başka türlü tanıtır.
Tanrı düşünceci kişilerin “Ben neyim? Ben nerden geliyorum? Ben Nereye gidiyorum? Ben nasıl varım? Gibi merak uyandıran bilimsel duyguları üzerine mana edildi. Bu bindirişler eşliği içindeki Tanrı’nın bilinmezliğe verdiği her bir cevabın köleci manası ile Tanrı kendisini köle insanlara kabul ettirmiştir.
Hâlbuki siz evrende yalın olan kişiler değildiniz. Siz evrenle vardınız. Siz evrenle geliyordunuz. Evrenle gidiyorsunuz. Bu durumda merak soruları şöyle olmalıydı. Evren neydi? Evren nerde geliyordu? Evren nereye gidiyordu? Evren nasıl vardı?
Kayıt Tarihi : 9.6.2025 17:18:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!