Gece yarısı,
00.20’de toprak yarıldı,
Tosya ve Ladik,
kırıldı derinden,
7.7 büyüklüğünde bir sarsıntı,
280 kilometrelik yarık.
Kara karanlıkta,
binlerce can,
sessizce düştü,
4000 hayat,
toprağın kucağında sustu.
Fayların diliyle konuştu toprak,
aşırı şiddetle yıkıldı,
binalar birer birer devrildi,
acı ve sessizlik sardı her yanı.
Ama o gece,
gökyüzünde doğan yıldızlar gibi,
bir umut doğdu,
yıkıntıların arasında
hayat yeniden filizlendi.
Kayıt Tarihi : 17.8.2025 18:28:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
27 Kasım 1943, gece yarısı… Kastamonu’nun Tosya ilçesinde insanlar uykudaydı. Saat 00.20’de, ansızın yerin derinlerinden bir uğultu yükseldi. Ardından korkunç bir gürültüyle toprak yarıldı. 7.5 – 7.7 büyüklüğündeki deprem, sadece Tosya’yı değil, Ladik’e kadar uzanan 280 kilometrelik bir hattı kırdı. Evler sallandı, duvarlar çatladı, binalar birer birer devrildi. Karanlıkta yalnızca insanların çığlıkları duyuldu. Birkaç dakika içinde 4000 can, enkazların arasında sessizliğe gömüldü. Uyanmaya fırsat bulamayanlar, karanlıkta nefessiz kaldı. Köyler, kasabalar acıyla yankılandı. Mercalli ölçeğine göre X – XI şiddetinde yaşanan bu yıkım, yalnızca taşları değil, insanların kalplerini de paramparça etti. Yer, fayların diliyle konuşuyordu; toprak, her sarsıntıda öfkesini kusuyordu. Ama yine de… Enkazın altından çıkan bir çocuğun fısıltısı, karanlığı delen bir mum ışığı, birbirine sarılan komşular… O gece, yıkıntıların ortasında bile bir umut kıvılcımı doğdu. Çünkü Anadolu insanı, en ağır gecelerde bile yeniden filizlenmesini bilir. Tosya’nın karanlık çığlığı, sadece bir felaketin değil; aynı zamanda yeniden doğmanın, küllerinden kalkmanın da hikâyesi oldu.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!