Meyhanelere uzanan bir yol vardır
Karides kokularına anason eklenir
Kemancı gelir, bu gece ben çaldım
Sen de bize çal güzel abim der
Kolay gelsin dersin
Küfürü yersin
Kazımak hayatı tırnaklarınla
Ölmek bir sonbahar akşamı
Dökülmüş yaprakların gölgesinde
Tutmak ellerini sınıf kavgası
Kan damara ağır geldiğinde
Yıkılmalıydım,
Yıkılmadım,
çünkü hayattaydın
Yaşıyordun, buna mecbur kaldım
Sekiz yaşında
Güldüğünüz bir fotoğraf gösterin bana
Çocukluğunuzdan kalan bir inanç
Gözlerinizde ışıldayan bir umut gösterin
Kış mevsimlerim çoğaldı
Vatanından koparılan bir çocuk gibi,
bakmasın gözlerin uzak uzak
Sesin, sınırlarıdır gurbetin
Ve yüzün atlasıdır dağların.
Kızıla çalıyor yüreklerimiz
Nisan güneşi yükselirken omuzlarından
Adın dilimin ucunu işgal ederken
Bir yudum suyu sensiz içemezken
Yarınlarda düşlemek seni,
Halkım için ölmeye bedeldir.
Bu son karşılaşmamızda
Ölüm, yüzünü gizleyen bir maske gibi
Sakladı sana söylemek istediklerimi
Otuzlarında bir kadındın
Unutma ki ayrılığımız, örgütlü bir tavırdır
Ceplerini karıştır aşkım
Kırgınlığım,
Lohusa döneminde terk edilen ülkem
Bir tüy kadar hafifledi sana olan inancım
Yıkık bir ev oldun, seherin ilk esintisinde
Gecekonduların titrek ve korkulu seslerinde
Devrimci mahallelerde, sokaklarda
Oysa sevmek yaşamdı,
Yeni doğan bir bebeğin sütü gibi
Bembeyazdı yaşam.
Dumanlar yükselirken lokomotiflerden
İsimleri silinirken işkence hanelerin,
yeni açan bir çiçeğin polenleri gibi
Yaşın kadar aşka yelken açtım
Ve bir o kadar da battım
Rezil oldum sevda sularında
Kıyılarına yanaştım genç kızların
Ve bakire bir ölümdü yalnızlığım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!