Harap gönlümün meskeni!
Pervazına hamd eylerim.
Kapına hapseyle beni,
Tırkazına hamd eylerim.
Avlunuzun çırağıyım,
Kapınızın tokmağıyım,
Ben bir çıkmaz sokağıyım,
Çıkmazına hamd eylerim.
Bu nasıl ev, cumbası yok,
Yüklüğü yok, sobası yok,
Beş vakitlik urbası yok,
Niyazına hamd eylerim.
Kilidinin kancası ben,
Çatısı yok, bacası ben,
Aksağı ben, cücesi ben,
Ahrazına hamd eylerim.
Bu nasıl ev, kalp arası,
Dört yanı kömür karası,
Söylenir sevda mısrası,
Avazına hamd eylerim.
Ballı katık ser sofranda
Sırlı aşlar er sofranda
Diz vurmuşum yer sofranda
Çok – az’ına hamd eylerim.
Çeşmeleri yaş ucunda,
Yetmiş milyon taş ucunda,
Âlem döner başucunda,
Yalazına hamd eylerim.
İbriğinde dem görünür,
Bahçasında kim görünür,
Elif ile Mim görünür,
Vaazına hamd eylerim.
Ataların dert otağı,
Gariplerin yer yatağı,
Çocukların beş parmağı,
Apazına hamd eylerim.
Sevdiğimin tevbesidir,
Tespihimin habbesidir,
Hançerî’ler şeybe’sidir,
Ayvazına hamd eylerim.
. . . Kapına hapseyle beni / Tırkazına hamd eylerim.
Nisan ‘20
Kayıt Tarihi : 26.3.2023 15:57:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!