Parka gitmek yok!
Doğrudan evlerine gelirler
Servis arabasıyla
Saçılır biraz üst baş çanta
Halının üstüne oturmuşsa
Dalıp gitmişse gözleri
Yine aynı şehirde
Eşi sabah dükkana mal almaya
Alışverişe gitmişken
Komşusu genç dükkanını, çıraksızken bırakıp
Ne kardeşi ne akrabası, kasadayken kadın
Tezgahın arkasına geçiyor genç
Bak evladım! Penceresini açsanda
Dokunamıyacaksın, uzatma ellerini
Yine çayımızı yudumlayacağız
Aramızda bu sefer sadece hava içinde ağaçlar kuşlar
Çocuk sesleri cıvıl cıvılken bazı saatler
Kalsın içindi çadırında uyuyan ve kitap okuyan
Hiç olmazsın bugün
Yani birkaç saat
Yanında yada kapıyı siz açmış olun
Kopmuştur, cancağazı birkez daha
Uğurlamadan henüz,yürekten
Bir parça daha,ciğerden
Kimseler,görmedi mi!
Yoksa dehşet tanıklıklara
Her defasında dehşet olana delil getir
Savrulmasıyla,görmezlikten gelinen
Kıyıda köşede beslendi de
Onulmaz mahsenlerde
Dörtbir yanı olmasada
Yüksekcelerden
Bağrında koşan zıplayan çocuklar
Göremezlerdi bakmazlardı
Yüksek ne var ağaçlardan başka
Ülkenin değil dünyanın şehri
O şehrin mavi incisinde
Bu kadar farkında değilken Gezinin ağaçlarının
Bir mühendis,maskesiz, uyarısız belki de
İnsanca yaşam belirtisi, kentin
Arıtmasına bakmaya gitmişti
Tekrarı seviyoruz
Ve tekrarladığımızı unutarak
Ama altı gün ama altı ay arayla
Ve seviyoruz,en çabuk iş göreni
Vakit geçirten muhabbeti ,edinme elde edebilme ümidini
Nasıl olduğuna kafa yormadan ki vakit kaybı!
İyi geldi dedi
Yaşlıca,onca kedinin
Her günkü umudu, Serap teyze
Dün gibi seneler önce yitirdiği
Meltem değildi artık
Poyrazdan bir nebze gelen
Çok değişmiş bizler gibi
Biz buradayız, o gitmiş, üstelik
Yaban zeytin ağacı, müstakil sınıfımız
Sıraya girdiğimiz teneffüslerde
Çeşmemiz,yetmezse vardı bir teyzemiz
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!