iki erik ağacıydılar bir evin bahçesinde
birisi kuzeydeydi birisi güneyde
kuzeydeki kandı aş çalan kadınlara
güneydeki candı can can çocuklara
yaşıyorlardı yıllardır
şehir denen güneşsizlikte
başkasına benzemem demiştin
kendine hasımdır ben
sen de öylesin ki
bu yüzden sevdim seni
bile bile
sakın ha korkma
geçip gitti yaz
serap misali
çattı güz
sarardık biz de
tütün misali
doğasına gelmiştim bu köyün
doğallığına
dağına taşına toprağına
otuna ağacına kuşuna
havasına gelmiştim
yağmuruna karına rüzgarına
neredeydim dün
nereye gidecektim
hani yol
hani bir ışık
bir işaret
yok
niye be kardeş dedim
minareden seslenen imama
öğleyi uzun okuyorsun
ikindiyi uzun
sabahsa upuzun
ama akşam kısacık
uzun boyları var
uzun da bacakları
yürüyorlar podyumda
salını sallanı
memeleri küçücük
arayasım geldi gene
ve telefon
desem şimdi liseliler gibi
alo bebe
ama sevmezmişsin sen
o gibileri
bazen ölürüm ben
arada bir
sıkça
ama öyle bildiğiniz gibi değil
arkamdan ağlanmaz
teneşire taşınmaz soğumamış bedenim
sıra kayalardan kopup gelir rüzgar
koşa oynaya
üfürür kanatsız kar taneciklerini
ve tüten mavi dumanları
kapıp götürür beraberinde
çökekalacağı sıcak yerlere




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!