Zehirli yılanlarla oynuyor içimdeki tecahül-i arif!
Terk edilmek ne biçim şeyse artık,
zehir içirtiyor insana çatallı yılan dillerinden!
Yeni bir mitoloji kurmaya karar verdiriyor insana;
içinde “aşk” olmayan yepyeni bir mitoloji!
Ne yapayım şimdi? ! Nerelere gideyim?
Kirpiklerimin balkonundan aşağıya sarkan bu haylaz şizofreniyi
hangi akıl hastanesine yatırayım? !
Hangi kızı öpeyim şimdi sen diye? !
Hangi kadının tenine değsin yalnızlıktan titreyen parmakuçlarım?
Yeter artık yeter; sayı saymayı unuttum!
Abaküs boncuğu olsun bana iri - elâ gözlerin;
hiç değilse ikiye kadar saymayı öğretsin!
Einstein’ın mezarına kırmızı şarap döksün hüznüm;
ki seni ışık hızıyla bana getirsin!
İzafiyet, bir aşk zafiyeti olup dolsun ciğerlerime!
Adaklar adasın serseri benliğim geri dönmene.
Önümde ve arkamda, sağımda ve solumda,
altımda ve üstümde ne kadar ins, ne kadar cinn,
ne kadar melek varsa şahit yazılsın aşkıma!
Yeter artık yeter; yazı yazmayı unuttum!
O uzun saçların dolmakalem olsun,
mürekkep diye çeksin içine gözyaşlarımı
ve hiç yazılmamış harfler yazsın
gözbebeklerimi ortadan ikiye ayıran kederin günah defterine!
“Aşk” yazsın mesela, “hasret” yazsın!
Kayıt Tarihi : 7.2.2015 14:40:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!