Savrulurken sen 
Dalgalı saçlarında
Eylül vakitli  hatunun
Alevlendi köz
Taştı köpük
Kalmadı hatrı kahvenin
 
Aşk bu dünyanın ölçüleriyle açıklanamaz sevgili. O ilkel bir acıdır, yaban bir ağrıdır. Gelir  ve içimizdeki o çok eski bir şeye dokunur. Sonra bir perde açılır ve yolculuk başlar. Bu yolculukta artık para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş, anneler ve korkular yoktur. Aşkın kendi gerçekliği vardır sevgili. İnsan bir başka ışığa teslim olur...  
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...
Devamını Oku
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...




Keyifle okuduğum özgün şiiriniz listemde Sayın Esen. Can-ı gönülden tam puan ile tebrikler. Yüreğiniz dert görmesin, kaleminizden mürekkep eksilmesin.
Çok hoş bir şiir okudum her dizesinde ayrı bir güzellik olan. Sizi yürekten kutlarım Fatma hanım tam puan.
kurgu olarak çok güzel dile gelmiş yüreğinize sağlık..
başarılı bir yazı şiirinize bayıldım çok güzel devamını bekliyorum tebrikler
Mahsuplar beni bekliyor,ama şiir de çok güzel çıkamıyorum...Tam puanımla birlikte izninizle antoloji listeme alıyorum...Esen kalınız...
Her dizesinde ayrı bir anlam ve derinlik... Göler her an bir yere tak olur... Bazen bir saça... Bazen göze... Bazen de bir buğday tenine... Can-ı gönülden tebrikler...Sevgiyle kalın...
Kutluyorum emeği ve şair yüreğini...sevgiyle saygıyla..
Sen
Ardına alıp kokusunu baharın
Savrulurken dalgalı saçlarında
Eylül vakitli bir hatunun
Alevlendi köz
Taştı köpük
Hatırı kalmadı kahvenin
Senin
Ten tutsağı gözlerin
Seyrindeyken çikolata rengini
Hatun-u şahanenin
Beklerken tadı kaçtı lokumun
Su mu?
can-ı gönülden kutalrım muhabbetle tam puan
yüreğinize sağlık...harikaydı..
sevgimle
Sen
Ardına alıp kokusunu baharın
Savrulurken dalgalı saçlarında
Eylül vakitli bir hatunun
Alevlendi köz
Taştı köpük
Hatırı kalmadı kahvenin
Senin
Ten tutsağı gözlerin
Seyrindeyken çikolata rengini
Hatun-u şahanenin
Beklerken tadı kaçtı lokumun
Su mu?
Zaten ziyan...
1 Eylül 2009
KURGU DA OLSA ÇOK GÜZELDİİİİİİİİİİİİ
Bu şiir ile ilgili 67 tane yorum bulunmakta