dün akşam
başımda dayanılmaz bir ağrı vardı sormayın gitsin
gözlerim yerinden fırlayacak gibiydi
çaresiz söktüm kafamı
hızla sola çevirdim bir kaç kez çıktı
üstünden bir kaç kemik açtım acele
- dayanılır gibi değildi basınç -
çevirip boşalttım içindekileri masaya
aman ne berbat koku
neler dökülmedi ki
bir irin gölü içinde bin bir doku
korkularım
annemin haminnemin anlattığı
ipe sapa gelmez masallar
ordan burdan kulak dolması
boş ipsiz sapsız saçma sapan hurâfeler
evliya hayalet cin peri figürleri
arapça mırıltıları dua kırıntıları
ters çevirip bir daha silkeledim kelleyi
parça parça endişeler imtihan sıkıntıları
havuz problemleri trigonometri artıkları
kâbuslar kısır çekişmeler iddialar tartışmalar
karikatür gibi siyasetçi suretleri laflar laflar
minik konuşma baloncukları içinde
saçma sapan zırvalar gaflar
yalanlar utanmasız
komik acemice aşk sızlanmaları üzüntüler
sökün edip döküldüler
bir daha silkeledim kararlılıkla
dedikodular düştü önce sonra tutkular
saçma alışkanlıklar zararlı zararsız
meraklar gerekli gereksiz
kim nerede kimle
iyice hafifledi kelle
ama ısrarla yeniden silkeledim şiddetle
saplantılı ve mesnetsiz inançlarım
bağnazca takıntılarım kopup düştü
kanlı izler bırakarak çevrede
melek şeytan zebani figürleri
kıvrım kıvrım kurtçuklar gibi yerlerde
ve daha ne şaşkınlık varsa gömülmüş derinlerde
alev alev cehennem
günahkâr bedenler huriler gılmanlar üşüştü
sapık ilişkiler cennet betimlemeleri
cinsellikle sarmalanmış kösnül
iman sağlamlığı karşılığı verilen ödünler
dehşetle hafızamda canlandı
abuk korkularla ziyan olmuş değerli günler
üzülmüş kırılmış onca gönül
hırsla silkeledim bir daha
lüüp diye avuç içi kadar beyin düştü
zıpladı bir kaç kez durdu
küçülmüş büzülmüştü
daldırdım elimi boş kelleye
yoklayarak karıştırdım dikkatle
en dipte bir çıkıntı vardı
koparıp çektim kuvvetle
bir ur nerdeyse ceviz kadardı
sıktım parmaklarımın arasında
fışkırıverdi birden kımıl kımıl kurtçuklar
sorular sorucuklar
aşağılık duyguları kompleksler kinler kıskançlıklar
ölüm korkuları
dostların ihanetleri haksızlıkları
kimim neyim nereye gidiyorum
nasıl yaratıldım niye
neden varım
anlamsızlıkları
deterjan ve antiseptik katkılı bir sıvıyla yıkadım boş kelleyi iyice
küçücük kalmış beynimi özenle geri koydum
kemikleri kapatıp yapıştırdım
yerine yerleştirip sağa çevirdim bu kez
tutturup sıkıştırdım
ve hemen yattım
nefis bir uyku çektim tüm gece
inanılmaz dinç uyandım sabah
yavaşça açtım gözlerimi
bitmesin isteğiyle gördüğüm rüya
ohh be ne güzelmiş dünya
süpürdüm keyifle masadaki pislikleri çöpe
kurtçukları topuğumla ezdim iyice öğüttüm
temizledim ortalığı kolonyalar döktüm
arınmış rahat gevşemiş
pamuk gibi ak ve tüy misali hafiflemiş
beynim baskıdan arınmanın huzurlu hafifliğinde
hızla genişlemeye başlamıştı bile
zekâ şimşekleri çakıyor içerde durmadan
ne bir ağrı ne bir zonklama
attım sokağa kendimi neşeyle
insanlar güzel hayvanlar sevimli
sohbet ettim mavi gölgeli yaşlı meşeyle
inanın sevgili insan kardeşlerim
bu temizlik her şeye değer
bunca yılı gereksiz korku ve endişelerle boş ve yersiz
cömert bir aymazlıkla harcamışız meğer
(28 ekim ‘03)
Fuat EriçokKayıt Tarihi : 20.4.2006 19:19:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!