Soğuk ve uzak bir kentin,
hayat koridorlarından,
Sesleniyorum sana..
Ey yar!
Gidişin bilmem kaçıncı yılı gösterir bilmiyorum ama:
Gözlerin geliyor yine aklıma.
Ben seni, bu ülkeyi sever gibi sevdim.. Ellerini memleket bildim.. Saçlarını dalgalanan bayrağım gibi hissettim.. Gözlerini köyümün soğuk pınarlarına su içmeye inen ürkek ceylanlarına benzettim.. Hadi gel.. Vatanıma hasret koyma beni, özledim...
Cesedimi yağmurlara bırakmayı denedim,
Gökyüzünün ağlamasını istediğimde.
Sonra sen geliyorum dedin..
Kuyuya atılan yusuf gibi,
Yusuf gibi sabrettim.
Ben yağmuru bekledim,
Gözlerin; ismini bilmediğim bir şehrin, sokak ortasını anımsatıyor bana.
Kapatma karanlık oluyor, korkuyorum sonra.
Bütün hayallerimi yükseğe koymuştum.
Sonra, aklıma sen düştün;
Hepsi kırıldı.
Sonra gitti.
İki şişe şarap almaya karar verdim.
Gece yarısı başladığım şarabı,
Sabaha karşı bitirdim.
Oysa ben,hiç şarap içmezdim.
Gidişinin arkasından canımın şarap çekeceğini de bilmezdim,
Yalan olduğunu bile bile,
Her sabah aynı oyunu oynuyorum..
Mutlu insan taklidi yapıyor, herkesi inandırıyorum.
Sonra hayali karakterlerle oynamaya başladım.
Prensesi, yedi cücelere sattım.
Pollyanna'yı fahişe yapıp yatak yatak dolaştırdım.
Kibritçi kızı kandırıp şehri baştan aşağı yaktırdım.
Red kit'mi?
Dokunmadım, bütün kötülüklerin anasının Red kit olduğunu düşünüp, arama emri çıkarttım..
Sonra ne yaptım biliyor musun?
-Sevdim..
Sevmeyeceğini bile bile, sevdim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!