Tek sokağın fahişesi Şiiri - Ayşenur Yazıcı

Ayşenur Yazıcı
201

ŞİİR


22

TAKİPÇİ

Tek sokağın fahişesi

tek sokaklık fahişe

Gel desin bir ses...
Kalk ve ellerinde uçuşan kelebekler
...giyin...çık!

üçüncü dünya savaşından da önemli bir iş bu...
yürek işi!

az bulunan bir şey: aşk işte!
tek kişinin sürüklediği, diğerinin gerildikçe gerildiği
düşse yakamdan dese de, alışkanlığı olan aşk...
....çık...

arka sokaklardan dolanarak gizlice git
göğüs kafesinde mucbir ağrılar,
ayakların ojeli, saçlarında cinsi latif kokularla çık yola

içindeki kuş senden önce uçsun sokağa..
kapıda durup,senin sık adımlarla uçarak gelişini beklesin kuş...
...ve
senden önce adrese uçan yüreğin...

birikirdiğin tüm anıları kucağına alıp da git...

Bozcaada'nın kargalarını,
Tophane'nin sabaha karşı tavla seslerini ve çayları,
fahişe olmadan önceki pijamalarınla
koltuk üzerinde film seyrettiğin ayçekirdeklerini,
oltadan çıkarılıp denize atılan balıkları al da git...

hatta,
'ya uyursam sarıldığımın farkına varamam' deyip de
uyumadığın gecelerdeki kalp mutluluğunu al da git...

kızarttığınız patateslerin çöpteki kabuklarını,
beraber açılmış eriştelerin dağılmış unlarını,
balkonda kalan sabahın altısının
hamak mahmurluğunu,
gökyüzüne bakıp kollarını doladığın ve 'şükür' dediğin
anların saniyelerini al da git
adrese...

karanfilleri kuruttuğun kağıt aralarını,
yanakları kirletmeyen öpücüklerin sevincini,
son matineye koşarak yetişmeleri,mısırları, biletleri
esas kızla esas oğlanın yerine kendinizi koyuşlarını,
'mutlaka mutlu bitsin film' dileğini,
sinemaların arka koltuklarında
sıkılmadan tutulan elleri de al git...

hiç çakal edilmemiş gibi
'sen benim hiçbirşeyimsin 'i duymamış gibi git...
üstüne kurtlar saldırdığında
..ve
sahiplenilmediğinde bir temmuz gecesi
'o benim kadınım karışmayın' demediği anı yaşamamış gibi,
unut da git...

köfteli ellerini yıkayıp da çıktığın mutfağı,
yeni alınmış limon sıkacağının rengini,
doğuramadığın ve doğuramayacağın çocukların
çığlıklarını kucağına al da git...

bir adamın hayatında
her şey yoluna girsin diye
kurban edilebilecek tek insan olmanın ıstırabını,
..aşk yalanının Ferhat'la Şirin'de kalmasına izin vererek,
değerinin yarısını bile istemeden git...

git tabi.! ...
aşk bu...
tek sokağın fahişesi olmayı da kabullenerek git...

kavrulma! ! ..hala anlamadın mı? ..
'ben senden ayrı kalırım da severim' de kandırması
kendinden çok sana ''kabul et'' diye sunuluyor..
başka çıkışı yok...
isteği, yüreği, yok...
çal kapıyı...

her kapının önüne geldiğinde, bir önceki kapanışın acıklı sesi unutulsun...
acı hatıralarının arasında...
açsın kapıyı:gözlerinde isimsiz bir bakış...
yüzbin kere 'çok özledim' demesin,
milyon kere 'canım benim nerdesin' demesin....
hiç bir şey söylemesin sevgiye dair.

olağan bir bekleyiş, her zamankinden bir hayat günü gibi
gel,.. 'merhaba' desin...

gönüllü fahişenin
içinden fırlasın sarılmak...

öyle bir sarılmak ki...
ne su bu kadar yakından kucaklar bir taş üstünü, akarken üzerinden,
ne kar yapışır bir demir üstüne böyle, yıldız şeklini alarak fırtınada...
kaburgalarından çıkan bir şelale, kucağındaki bedene akıp durur...

öyle bir özlemek ki...
en yüksek dağın üstünden eriyip boşluğa akar gibi...
tane tane olur küller aklında
rüzgarla boşluğa savrulur gibi...

...toz kokar yerler...kanın soğur
burnuna nemli duvarlardan gelen mezar kokusu çalınır
sakın konuşmamalı..sadece sarılmalı
yoksa müşteri alınır...!
sakın kendine ait bir yaşam isteme ondan..
'sadece benim ol',
'hep beni sev ve yanımda ol' filan diye...
...olamaz...
sen tek sokağın fahişesi olmaktan öte,
nesin?
ve
bunu her mümkün olduğunda
yüzüne çarpar bir yerde...
'sen' in isteklerinin sözü mü olur?
o ne isterse odur!

sen git..
sus ve git..
yaşayabileceğin en güzel aşkın tadı için
gurur filan gözetmeden,
sadece sevdiğin için git...
belli geceler senin için ayrılıyor ya hayatında! !
yirmi günde bir!
ne bekliyorsun ki

sahi,
bir fahişelerin doğum günü kutlanır mı?
yahut, var mıdır sevgililer günü fahişelerin?
içinden ne geçerse sakınmadan söyler mi sevgilileri kadınlara
yoksa bu sadece hakettiği midir kiralık bedenlerin...

vakit çok hızlı geçiyor...
sarılıp kalsak diye düşünme
kalk,bak...

su almayı unuttum eve! ...
şefkat yok unut...
konuk için hazırlanan 'tek' yer döşek...
etrafı ışıl ışıl,mumlar... içi aşk dolu
konuğa ikram 'tek'.

düşünme sevgini kime emanet ettiğini..
aşkta hesap kitap yapılmaz!

emin ellerde değilmiş ki,
işte uzaklara atılmış, bir kerelik kurşun
üstelik menzili kısa,barutu ıslak...
silkelenmişsin bir toz parçası gibi omuz üzerlerinden
...senin düştüğün yerse aşkla dolu yer: toprak!

zaman geçiyor dokun...
dokun tüm ışığınla içinde çoğalttığın
kalbindeki tüm duaların ona akmasına niyet et dokun...
hatta,
yıkanma kokusu kalsın üstünde...
pis ol!
uyu...

uyu, hüsranın kollarında zavallı kadın, uyu...
dün bir bugün iki...
sevgililer sarılır sadece uyurken
geçici kadınlara erkekler sarılmaz ki! ...

mavi perdelere umutlar iliştir karanlıkta
bir sonraki kapı çalışta içinde sevgi olsun diye...

hatta uyurmuş gibi dua et..
mucizeler 'dua edenlere verilir' san,
her şeyin unutulmasını,
aşk için kırgınlıkların adının bile anılmamasını
temmuz ayına takvimin çekilmesini dile.
temmuz olsun...

herkes tertemiz olsun
bir tek sen kirli...
tek sen hatalı..
...sen öl!

öl ki, yaşanan ne varsa senle yok olsun.
temmuzdan bahsedilmesin...
aşka saygı duymayı elalem öğrensin...
adamlar utansın...
çocuklu kadınlar huzur bulsun.
aşk maşk neymiş ki....
yeter ki
vatan sağolsun...

dünya 'tertemiz aşklar günü' neden kutlanmıyor?
12.02.2006
(00:58)

Ayşenur Yazıcı
Kayıt Tarihi : 12.2.2006 01:30:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Kadının biri bir adamı sevmiş. Adam kadının sadece bedenini sevmiş. Kadın,... adamın kalbini. Film bu ya, Adam kadına istediği zaman 'gel' demiş... Kadın istediğinde, gelemezsin demiş... Biri beden derdinde,diğeri yürek yangını... ...bir türlü kendini sevdirememiş... ...Kadın kendinin fahişeden bir farkı olmadığına inanmış. Hatta fahişeden tek farkı ''yanında olmak'' karşılığı para almamak mış... Film bitmiş. Kadın gitmiş.