Seslerin sesi kesildiği bir zaman
Ney şahit;
Uzak kıyılara vuran dalgadır bu kalp...
Biliyorsun değil mi?
Rüzgarı,
Savrulan bir yaprağın sakladıklarını...
Ve hüzün kervanının bu garip yolcusunun
dalgınlığını...
Ey yolcu!
O incinen başını kaldır yerden
Kader;
Yeşil ve mavinin birleştiği yerde
Sarı renk döktürse de sana
Bil ki; El-Âlim dir çizen bu yolu
İncek ve bir akşam vakti; karanlık, sessiz.
Modernitenin elinde sen Anadolu'luğunu kaybediyordun Ben insanlığımı...
Kim bilir yolumuz tekrar ne zaman kesişir
Umarım o gün ikimizde yenilmemişizdir...
Kaç zaman kelimelere sarıp seni
Sonra suskunluğuma gömdüm
Damar damar sızıyorsun yine de her yanımdan
Sıradan biriyken tuttun şiire çevirdin
Her ne kadarsa kalan ömrümü..
Rotasi degisen dunyada
Tutunacak dal, saglam kose aramadim
Bildim ki;
Yagmur yuklu bulutlar
Gumrah daglardan donuyor collere
Efsunlu şehrinde onun
Teklifsiz bir günün ortasında
Bunca zaman sonra ürkek,
Kırgın bekleyişlerin ertesinde
Çaldım kapısın selam yüklü martıların
Açılan kapıdan aynalar karşıladı beni
"Üzerimi ört"
Nebî değilim ama bilirim üzerimi ört ne demek...
Bir devrimdir ki;
Artık hiçbir şey eskisi gibi değildir
Güneş başka doğar
Yağmur başka yağar
Bir zaman
Küstahlıklarını toplar insan
Dudak büküp elinin tersiyle ittiği ne varsa
Bütün ütopik düşüncelerin
‘’Hayat bu’’ ya çarpma şiddetiyle yere kapaklanıp
Tekrar yola düşüldüğünde anlaşılır;
Ait olmadığın bir şehrin kıyısında
Ansızın bir yağmur...
Durup kaydesine bırakırsın kendini
Sonra bir ihtimalin sıcaklığı;
Sana indirdiği rahmetten bir pay
Ki sırılsıklamlığım...



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!