Tarihselliğini Arayan Düşünce 16

Bayram Kaya
2946

ŞİİR


15

TAKİPÇİ

Tarihselliğini Arayan Düşünce 16

16-Tarihilik
Pişirilen bir tencere pilavın dahi bir tarihselliği vardır. Eğer pilav 20 dakika içinde pişmişse; pilav, 20 dakikalık girişen süreçler oldurmasıdır. Pilavı bu kesikli 20 dakikalık tarihselliği ile de açıklayamazsınız. Pilavın sadece bulgur kısmını ele alırsak, bulgurun da bir tarihselliği vardır. Bulgur kesikli tarihselliği içinde, buğdaydan yapılmıştır.

Buğday suda kaynatılmıştır. Kurutulmuş. Taş gibi atıklardan arıtılmıştır. “Sokuda tokmakla dövme” diye tabir edilen süreçle, kabuğu buğdaydan ayrılmıştır. Sonra değirmende kırılmış, paketlenmiş hizmet alanlarında tüketime sunulmuştur.

Bu bulgurun kesikli tarihselliğidir. Ama bu da bulguru açıklamaz. Bulgurun bulgur olmazdan önceki buğday olma kesikli tarihselliği vardır ki en az 6 ile on aylık bir ekim dikim bakımı ve hasat sürecini içerir. Buğday insanı ve insan emeğini, insanın emeğinin kesikli tarihselliğini de ortaya koyar…

Pilav bir yandan bulgurun kesikli tarihselliği iken, diğer yandan; yağın, salçanın, tuzun, biberin vs. kesikli tarihsellik, girişmesidir. Kesikli tarihsel olgular bir aşamayla tencere içinde birleşerek yeni bir olgu, olay, durum olan pilavın kesikli sürekli sürecini oluşturmuşturlar…

Süreç uzar gider, bir şeyin neden o şey olduğu tarihselliği ile açıklanır. Şeyler tarihsellik içinde değişip dönüşmekle anlaşılır olması da, oluşmanın ileri akışı bağlamında görülmelidir.

21-]Yağmur neden vardır? Yağmur yağıyorsa, bunun biraz öncesi ve daha öncesi vardır. Yani yağmurun tarihselliği belirtilmeden şu an yağan yağmuru açıklayamazsınız. Yağmurun yağıyor olması, yağmur olgusunu açıklamaz. Pilavın pişmesi ve pilavın yenmesi pilavı gerçek kılar da, pilavın kendi olgusunu açıklamaz.

Pilavın yarın yeniden pişirilmesi gerekecektir. Yani pilavın tarihselliği, çevrime veya dönüşüme ya da döngüye sokulacaktır. Tıpkı doğanın yağmur çevrimini, doğa içinde devreye sokması gibi. Tarihselliği açıklanamayan şeyler, bilinir değildir. Okültisittirler.

Söz gelimi halktı oluşmasının; tarihsel yanı, nesnel oluşmadan çok; öznel oluşmaların belirleyiciliği ile olacaktır. Halk, genel ıra olarak, toplumuna; kendi toplumsa oluşmasının tarihi içinde bakamayacaktır. Kendi tarihillik olma ihtiyacına hep; öznel inanç mantığı gözü içinde oluşla bakacaktır.

Söz gelimi; “Allah polisten razı olsun! Polis geldi de kavgayı büyümeden önledi! ” der. Bu söylem itaati davranışlı; zorunlu olmayan, bire bir kişi edimlerine olan şükran duygusu ifade eden, kuru bir halk mantığı olmanın dışında, hiçbir anlamı, akıllılığı ve bilinçli, kesikli sürekli olmanın tarihi somutluğunu içermez. Toplumsa bağlam yaklaşımları içinde bu sözün neresinden tutarsanız tutun; elinizde kalır.

Bu mantıkla varacağınız bir yerde yoktur. Bu söylemde elinize bulaşır bir fikir de çıkmaz. Ne günü, ne dünü anlamaz, yarını da oluşturamaz bir güdülme, mantığıdır. Polisliğin lütfen olurla kurulmuş olduğu vehmiyle bir minneti ve korkunun mihneti içinde olursunuz.

Polisliğin, toplumsa girişmeli, tarihi olurlarla adım adım her biri biribirini gerektirmelerin içinde çıkmış kurumsa bir meslek olduğunu bilmiyorsunuz demektir (teorik olarak bilse, böyle söylemez) . İnançlar halk mantığının tarihilik anlamalı bağını, köreltip kırmıştırlar.

Polis bu işi, sanki lütfen yapmıştı. İstese yapmazdı ya, sırf; “Allah’ın rızasını almak için yapmıştı! ” Polis, sanki bu işi zorunlu ve mecburen yapmıyordu! Yapmazsa; polisin sorumlu olup, hesap vereceğini dahi bilmeyen çağ dışı anlama! Ya da en azından, bilmezden gelen; bilgiyi özümlememiş kısır bir mantıktır.

Halk mantığı, toplumun nesnel ve zorunlu olan girişme yapısını ve kurumlaşmasını, bilmezmiş gibi bu tür söylemler içinde oluşla; giderek bilmezliğini pekiştirmektedirler. Burada tarihsel oluşumun; nesnel ve öznel anlamalı yarılmasının, iki hali de; halkça tam kavranamamaktadır. Ve halkın aktarma mantığı, tutucu bir hüviyete bürünmektedir. Bu yüzden halk, analiz etmeyi pek yeğlemezdir. Halk suya sabuna dokunmazdır.

Yine bu bağlamda onlarcası gibi yine bir halk söylemi belirtelim. “Benzine bir ayda üç kez zam gelmiş, ne diyorsunuz? Diyen bir soruya… “Allah yardımcımız olsun! ” derle ne kadarı yararlı ve muzır olmaz dürüstlükte bir vatandaş olduğunu gösterirler. Dürüst olmamak tarih selliği içinde sınıflı toplum içinde mali eşitsizliğin oluşturulmasında ele geçirilmesinde ki yol ve yöntemlerdir. Bir toplumun işleyişi dürüstlük üzerine olmayıp, yasal hukuki belirlenmişliklerin, koordinasyonu ile zorunlu oluşur.

Bilmem fazla söze hacet var mı? Halktır, ne yapsa yeridir! Boşuna mı; “halk başımızın tacıdır; halk ne derse o olur” diyorlar. Burada halka verilen önem ve değer bilirlik anlatımı gibi olan bir zarafetin içine; bilmezliği, bile bile kurnazlıkla başüstü etmektedirler. Bu halkı; halkın kendisine, toplumuna ve bilgiye tarihiliğe yabancılaştırılmasıdır. Bir toplumun yönetimi, halkını kendisine böylesine yabancılaştırır.

Yazılarımda belirtiyorum. İnsanlık geçmişte gelenek görenekleriyle; ritüelleriyle belli ve bilinir olanı, mesajlaşışla; tabucu olurla şematik bir devinme alanını çizmiştirler. Bu devinme alan ile insanlar aitleşmiştirler. Bu aitlik eski gelişme dönemleri içinde kendi belirleyiciliği ile hemen hemen biricik aitleşme alanı olmuşturlar. Ama hemen yanı başında; toplumsa alanla, toplumsa olanın aitleştirici etkileri de boy vermeğe başlamıştır.

Oysa bu alan günümüze gelindiğinde, daha somut ve daha derli toplu, nesnel alanlar üzerinde olan aitleşilme formu üzerinde girişilmiştir. Yasalar, anayasalar belirleyiciliğinde yerel; “vatandaş hukuku” üzerinde aitleşilmiştir. Bu aitlik giderek; “uluslararası hukuk” aitliği ve “dünya vatandaşlığı hukuku” üzerindeki tınışımla, iletişime ve aitleşilmedirler. Özel olurla da işkolları üzerindeki ortak belirlenim ve yaşantılımlar üzerinde örgütlenmelerin aitlikleri ortaya çıkmıştırlar.

Söz gelimi “vatandaş hukukiliği” üzerinde aitleşmeleri içinde; biri zorunlu bir görevini yaptı diye ona temennalar çeken, “Allah razı olsun” denmesi, belirtilmez. Yine bu “vatandaşlık hukuku” aitleşilme hak ve sorumluluklarımız içinde; otoritenin haksız uygulamaları karşısında; “Allah yardım etsin” denmeyi tanımlayan bir girişme hak ve sorumluluğunuzu da bulamazsınız.

Sürecek

Bayram Kaya
Kayıt Tarihi : 7.6.2012 23:23:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Bayram Kaya