İnsan,
zamanın kıvrımlarında,
korku zindanlarından geçti;
duvarları kemikten zindanlardan,
tavanları sessiz çığlıklardan.
Yol zordu,
hiçbir kelimenin sığamayacağı kadar:
her adım kanda bir iz,
her nefes yanmış şehirlerin dumanı.
İnsan,
tam bu yolda,
üç piramidi yükseltti;
çöldeki üç taş dağ,
hâlâ güneş gibi soruyorlar:
«Hangi adamların omzunda
bu taşlar zirveye ulaştı?»
İsimlerini rüzgârın alıp götürdüğü adamların omzunda,
güneş kamçısından çatlamış derili adamların,
ellerinde beline yılan gibi dolanmış halatlar,
gözlerinde gelecek olmayan,
sadece bir sonraki emri bekleyen adamların.
Ve yine insan,
aynı acımasız yolda,
Çin Seddi’ni ördü;
dağ sırtlarında taş bir yılan,
dünyanın en uzun mezarlığı.
Hangi adamların omzunda
bu binlerce fersahlık duvar yükseldi?
Kanları tuğlanın harcına karışan,
ruhları hâlâ soğuk gecelerde
duvarın tepelerinde inleyen adamların.
Piramitler hâlâ ayakta,
Sed hâlâ ayakta,
sessiz,
acımasız.
İnsan,
yol devam ediyor.
Korku zindanları bitmedi.
Taşlar ve tuğlalar
hâlâ bir sonraki omuzları bekliyor.
Kayıt Tarihi : 22.11.2025 20:29:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!