Olanağı yok seni anlatmanın
Derdin,
çıplak dağların gibi kararır durur
kaplamış koca bir diyarı.
Acın okyanuslarca derin,
Tanyıldızınca yüce ve aktır özlemin...
Anlatımın olanaklı değil senin
Kara yazılarla dökülemezsin ak kağıda,
Resmedilemez
kum deryalarına benzetilerek
özgürlüğe susuzluğun,
Yazı yeterli değil
çizgi yeterli değil
yeterli değil söz seni anlatmaya...
Sen koca bir halksın
varlığı inkar gelinmiş
ve özgürlüğü çiğnenmiş
kurtlar ve sırtlanlarca,
Hesabedilen
20 milyon diye
30 milyon diye,
Daha fazlasın belki de...
Uzun ve karanlık bir yoldan geliyorsun bugüne,
Diken üstünde konaklıyorsun kendi bahçende,
Kırbaç altındasın kendi evinde,
Dertlerin tarif edilemiyor
tarif edilemiyor acın
tarif edilemiyor çektiğin çile...
Sen koca bir halksın
kökün tarihlerce derin,
Kırbaç altındasın beylerince,
Kıskaç altındasın çapul taburlarınca.
Düşmanlar kaplamış dört bir yanını
Ayakların prangada,
Dilin kilitli,
Kelepçede ellerin...
Kahrın en büyüğünü sen taşıdın sırtında
Zulmün en iğrenci sana reva görüldü
Utancı seninle yaşıyor çağdaş dünya
Talan bıçaklarıyla parçalandı vatanın,
Zehir bombardımanına uğradın bir tek sen
Yirminci yuzyılın son çeyreğinde
Halepçe'de....
Olanağı yok seni anlatmanın
Bir- beş değil senin düşmanların,
Çirkef, kalleş ve sırıtkan
Zalimlerle kaplı dört- bir yanın...
Başlangıcı belirsiz bir yoldan geliyorsun- karanlık,
Her adıım başı yolunda bir kahpe pusu,
Her adımda bir bıçak sırtına saplanan.
Yılan- çiyan içindesin
düşmanlarla haşir- neşir
tam orta yerinde dunyanın...
Olanaklı değil seni anlatmak kelimelerle
Ancak yürekten okunabilir sevdan,
Ancak yürekte parlar umudun
Ve ancak
yüreğimi kanatarak
çizebilirim ben
acını, kavganı ve sevdanı senin...
Sen bir koca halksın
sen bir öksüz welatsın
çöllerce susuz,
dağlarca sarp ve yalçın
düşe kalka yürüyen
karanlık gecenin sonuna doğru...
Ve ben,
sol göğsümün orta yerine
tırnaklarımla kazıyorum ki şunu:
Mutlak olarak dinecektir acın
Gelecektir uzak değil
bu kara gecenin sonu,
Özgür olacaktır Kürdistan
ve tarihin en büyük esir ulusu...
Nisan 1988
Mehmed SarıKayıt Tarihi : 28.2.2005 01:53:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

eyvallah.
Sayın Sarı beyefendi sizi ve şiirinizi alkışlıyorum. Tebrikler.+10
Evet Halepçe’de tam 20 yıl önce acı bir katliam yaşandı. 5 bini aşkın insan kimyasal gazlardan zehirlenerek hayatını kaybetti. Tarihe ‘Halepçe Katliamı’ olarak geçen bu katliam, Kürtlerin tüm taleplerini kanla bastıran diktator Saddam Hüseyin tarafından gerçekleştirilmişti.Bu katliam Türkiye devletı tarafında örtbas edilmeye çalışıldı,Türkiye de giden gözlemci ve sözde araştırma grubu Halepçede kimyasal silah kulanmamış diye rapor tutmuştu.Yıllar sonra ağız değiştirip günah çıkarmaya çalıştılar.O unutulmayan günü prodesto etmek için bugün Türkiye-İstanbul şehri Taksim meydanında oturma eylemı gerçekleştirdik.BDP’nın Sultan Gazi ilçe başkanı katliamla ilgili basın açıklamasını okudu,kitle olaysız bir şekilde dağıldı O katliamda hardal gazı, sarin gazı, tabun gazı gibi bir çok sinir gazı ve hidrojen siyanid kulanılmıştı bunarlı örtbas eden devletleri Faşist Sadamı ve faşist rajmini ve o dönemde Sadam’ı destekleyen ABD ve diğer emperyalist ülkereden bir gün hesap soracaktır.Halepçe şehitleri ölümsüzler………………..Yüreğinize sağlık.....Yaşasın ezilen ulusların özgürlük mücadalesi....
Saygılarımla
Mehmet Çobanoğlu
TÜM YORUMLAR (18)