Tamay Önal Polat Şiirleri - Şair Tamay Ö ...

Tamay Önal Polat

Çarmıhta çivi
Erguvanda utanç çiçeği
Tesbihte
İlahına amade tane.
Köprü altı
Pabuçsuz ayaklı.

Devamını Oku
Tamay Önal Polat

Yazı başlığının ne kadar anlamsız olduğunu belki ilk anda kavrayamamış olabilirsiniz. Ancak dikkatli okursak böyle bir cümlenin kurulabilmesi yani böyle bir olgunun gerçekleşmesi olanaksız. Kişi öz annesinden bahsediyorsa “Benim annemin hiç çocuğu olmamış” diyemez. Ama o diyordu.
Mahallemize 14 yaşında gelin gelmiş, bizim çocuklarımızdan daha küçük bir kadındı kendisi.. İçim yana yana izliyordum. Zavallı perişan bir şeydi. İçine düştüğü aile dev gibi bir aile. Aynı evde üç elti, üç erkek kardeş. Birinde altı öbüründe beş çocuk. Bu yeni zavallıda da şişmiş bir karın elinde ya yer bezi ya süpürge..Her iş saygısızca buyuruluyor o da koşuyor ha koşuyordu. Sorumluluk alanıma girmese de insan alanıma giriyordu ve soruyordum.
-Neden her işi sen yapıyorsun?
Aslında sorum onun için o kadar anlamsızdı ki. Ona göre bu sorunun yanıtını bilmeyen hiç kimse olamazdı yeryüzünde ve yanıtı bilinen bir soruyu soracak kadar salak bir kadın vardı, gelmiş bu soruyu soruyordu.
-“Ben küçük gelinim ya” dedi.. Yani kör müsün der gibi yaptı
-Olsun küçük olunca sen mi yapmalısın? .

Devamını Oku
Tamay Önal Polat

-Kar mı yağıyor?
-Hayır beyaz
…….Kar yağmaz ama
………Sabah kalktığında
………….Yerler bembeyaz olur bu yabanıl diyarda”
-Kırağı mı, don olayı mı?

Devamını Oku
Tamay Önal Polat

Terk edilmiş evlerin, öksüz yetim mutfaklarını artık besleme gereği kalmamış, yer yer birbirine kenetlenmiş dikenli kuru çalıların, yer yer rüzgara teslimiyetini kabullenmiş, yapraklarının yolunmasını bekleyen cılız papatyaların süslemeye çalıştığı, yıkık dökük taş duvarlarla ağıdını sunan, hüzünlü bahçelerin nöbete durduğu, güneşin batmaya yüz tuttuğu saatlerde günün yorgunluğunu atmak, çal çene dertlerini paylaşmak için kanatlı kaplar önüne bağdaş kurmuş köylü kadınların seslerinin de çoktan unutulduğu, ve imbatların özgürce saltanat sürdükleri bu toprak yollarda ne zaman yürüsem; yıkıntı hıbarlarının arsında boy salmış, budana budana çok özgün bir şekil almış, ihtiyarladığı kabuklarından iyice belli olmasına karşın inadına dut tanelerini sarkıtan ve gölgesini tuval gibi kullanarak kendi meyvesinin rengindeki sürreel resmini yapmaya devam eden kara dut ağacı ile söyleşmeden edemem.
Tispe ile Piremus’un aşkını sorarım
“Bahçelerin ortasındaki, kimsesizliklerinin yasını tutarken ortadan ikiye yarılmış eski kerpiç evlerin hangisinin, hangi çatlağında, aşka dair hangi sırı, hangi şiir dizesini paylaştınız? ” derim.
“İmbat” der hemen kara dutum yaprak yaprak. “İmbat varken sır mı kalır? İmbat aşkı alır, dağa taşa, kurda kuşa, kuzuya dağıtır de insanın çarpan yerinin bundan pay alacağını sanır.”
“İnansın çarpan yeri aşktan pay almadı mı kara dutum.”
“Alsaydı savaşlar hala benim kara kızılımdan da kırmızı kanlarla besler miydi iki ayaklı canavarları? ”

Devamını Oku
Tamay Önal Polat

Aklımı yutmak için
Açılıp kapanarak
Tuzaklar kuran
Çarpanyer'im
Kafeste olduğunu öğrenecek.

Devamını Oku
Tamay Önal Polat

Burası binlercesinden biri
Sözgelimi Vahab’ın yeri
Kıraathane de deseler,
Cafe de olsa adı
Yada bilmem kim adına koruma cemiyeti
Bilmem neyi

Devamını Oku
Tamay Önal Polat

Gönül yana yana bir şarkı söyler
Gözümün içinde yıldızlar söner
Kor yürek umarsız sadece özler
Gönül yana yana bir şarkı söyler.

Utanır yaşından damlasız ağlar

Devamını Oku
Tamay Önal Polat

Size okulsuz köyler hazırladık..
Yüksek minarelerin gölgesindeki
Mezarlıklar arsında koşuşmalar..
Ellerinizde ölü topraklarından topaklar
Oyun sandınız domdom kurşunları ile ritim tutmayı..
Kafalarınızı keçilerin iki bacağı arasından çıkartmayacak kızlardınız.

Devamını Oku
Tamay Önal Polat

Hışşt sen
Dilin?
Dinin?
Irkın?
Rengin?
Milletin?

Devamını Oku