Ne zormuş yalnız yürümek
Dolaşınca ayaklarım sana
Koşmak isterim de, yürüyemem
Gözlerim yiter uzaklarda...
(1997)
Büyüdü gözleri büyüdü
Kocaman kocaman oldu
Tepsi kadar göz oldu
Tas kadar gözbebeği vardı
Öyle bir bakardı,
Bakınca etraf şaşardı
Bugün birşeyler duydum hakkında
Hep aleyhinde atıyorlardı bana
İftira etmeyin dedim ben onlara
Senden beklemiyorum böyle hata
Gözümle görsem gene inanmam
Ne oldu esmerim
Ne oldu demli çayım
Meçhule bıraktın sen tahtını
Ya benim sendeki tahtım?
Onu bir gerçeğe sattın.
Ne acıdır yanlış anlaşılmak
Yanlış anlatmak, yanlış anlamak
Bir çift sözden mahrum eder
Tarih tekerrürdür diyerek...
Bin türlü çıkmaza sürükler
Gitti bizim tesbih
Yazık geçen ömrümüze
Yaşamak haram bize
Sahip olamadık tesbihe
Tesbih küstü bize
Barışmaz artık ölesiye
Saat yirmidördü vurdu bak
Bir gün daha gömüldü maziye.
Yine demli bir çay,
Ateşe boyun eğmiş sigara.
Bir kalem, bir parça kağıt
Ve dilsiz bir iç dünya...
Ne kadar basit yaşıyoruz hayatı
Senaryo aynı, roller başka başka
Yine o köhne, yıkık hamam
Kirlenmiş, kırık bir tas
Hep yüzeysel geçiliyor derinler
Tanıyorum artık insanları
Çünkü kendimi öğrendim
Biliyorum artık herkesi
Çünkü kıyaslamayı denedim
Kendi kendini bilmekmiş
Volkan gibi dudaklarından
Lav değil, bal akıyor
Kılıç gibi gözlerinden
Anlamlı bakışlar saçılıyor
Dudakların kim için oynuyor
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!