Bakma bana öyle,
okunmaz yaşadıklarım
nisan yağmurlarında ıslanmış yüzümden,
yüzüm ılık güneşte bugün,
mandallarla tutuışturdum yeminle,
mart yüreğimi çıkarıp gönlümden.
Koşup durdum,döndüm başa,
Çark kırılmış,döner boşa,
Şu kaderi vursam taşa,
Arar,yine bulur beni.
Yalan dünya,durmaz döner,
Gençtiler,
bir artı birdiler,
bildiler,
birleştiler,
yüzleştiler,
güçleştiler,
İki gözüm,
can suyum benim,
yanarken sular alev alev,
neden erimez gözlerinde gözlerim?
Bilirsin,
Sensizliğin fırtınası mıdır bu içimde yanan,
yoksa bir yol oluşun cehennemi mi?
Hep cenneti özlerken be gülüm,
sanki,
ateşim oldun ruhumu alev alev yakan.
Annem,
olsa da üzerinde topraktan kalın bir örtü,
gözlerin yine beni arıyor gibi
ve bende soluyorsun bugünü,
çünkü biliyorsun,
bugün anneler günü.
Gün,
düştüğünde gecenin kollarına,
yine kıvranır durur yalnızlığım
gecenin simsiyah girdabında.
Canım yanar bir başıma,
Ağıtların kaldı senden geriye,
Acın ocağımda kordur yiğidim,
Henüz düşmeden yüreğin sevgiye,
Al kefenler giymek zordur yiğidim.
Doyasıya sarılmadan boynuna,
Serin sularında Boğaz'ın
ve akortsuz korosu eşliğinde yüzlerce martının,
nazlı bir gelin edasıyla süzülen,
bir ak vapur yol alır Eminönü'nden Üsküdar'a
yüzlerce yüzün ağır yükü omuzlarında.
Açtım elimi,hem Tanrı'ya hem de sana,
Sarılır gibi Tanrı'ya sarıldım sana,
Mabedim bilip secde ettim de yoluna,
Sana giden yollarım neden geçilmez yar?
Zehir de olsa elinden içerim,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!