Tabu Totem Ve Put 9 Şiiri - Bayram Kaya

Bayram Kaya
2927

ŞİİR


15

TAKİPÇİ

Tabu Totem Ve Put 9

9-] Ne kadar seçme ayıklama yapılırsa yapılsındı; her yaşanan, kalıcı izleri bırakmak zorunda idi. Bunlar, yeni aksiyom erlerin bir önceki inşalar içindeki malzemelerin esnetilen, dallandırılıp budaklandırılan, kırıklı bifurgasyondu yapılarıydı. Yeni yapı içindeki kullanılan eski envanterler insanlığın sosyal yaşamı ile belirtilmiş olan, temel; sosyal özneldi, kültürün parmak izleridirler.

Söz gelimi insanlığa ait olduğu söylenen kutsal kitabın iddiaları içinde bir Hintlinin, ya da bir Moğol’un ya da farklı aitti toplumların yanlış gelenek, göreneklerinden hiç bahsedilmezken; bir Arap dışında kimsenin bilmediği, gelenek ve görenekten onlarca söylemlerin evrensellik iddiası vardır!

Yine insanlığa seslendiğini söyleyen kutsal kitapların iddiaları; tıpkı erken dönem eski totemdi söylemler gibi doğrudan kendi aitti etnik yapılarına seslenmektedirler.

Kutsal kitabımız, bunun en güzel ve doğru örneklerini vermektedirler. Söz gelimi En’am 92'de '...kendisinden öncekileri doğrulayan, Mekke'de ve çevresinde bulunanları uyaran, mübarek kitaptır...' der.

Yine Şura 7'de Ümmül-Kurâ olan '...şehirlerin anası Mekke ve çevresini uyarmak için Arapça okunan Kuran, vah yettik...' kutsal söylemi, Arap İnanırlarına bir hitaptır.

Zuhruf 44'te ''...(Kuran) hem senin için hem kavimin için şereftir...' diyen buyurması yine Arap etniğine ilişkin bir söylemin ifadesi olaraktan vardır.

Ve yine '... Ataları uyarılmamış topluma (Araba) ...' Kuran’ın gönderildiği, Yasin/ 6’da açıkça belirtilir ki ilk başlarda kutsal kitap, tümden Araba ilişkin bir söylemi hedeflemektir.

Yine Söz gelimi sırf Arap’ın bir kolu olan Kureyş'e ve Kureyş’in esenliğine ilişkin başlı başına bir Kureyş süresi (106. süre) vardır.

Yine 'İçinizden (Arap’ın içinden) birini... Size öğreten bir resul gönderdik.' diyen kutsal buyruğu Bakara 151'de belirtir. Ve diğerleri de bunlara ilişkin gerçekliklerin kutsal ifadeleridirler. Bir atalar soy kütüğü olan totem anlayışı, Arap soyunu da İbrahim'in soyuna ilişkiler.

Başlangıcın totem anlayışı, sosyal birliğin girişen hak ve ödevlerini (toplumdaki hak ve görev ya da sorumluluklarınızı da) belirledi. İnançtı anlayışlar, kişinin öznel beyin içi zihnine konu olan meraktı sorunlarına, inanaraktan çözümler buluyordu. Beyinsel düşünmelerdeki anlayamamaktan kaynaklı karmaşayı inanmaları yolu ile bilir olmanın kararlı durumuna geçiriyordu.

Su, neden boğuyordu? Ateş neden yakıyordu? Gök neden gürültü koparıyordu? Bir yanardağ neden patlıyordu? İnsanın kendisi neden acıkıyordu? Gibi nesnelin nedenselliğine değin bilinçleri olmayan insanların inançtı inanmaları, kendilerinin bir zihni iknası oluyordu. İnsanın çevresindeki nedenli doğa girişmeleri; insanın zihinlerinde açıkça bilinir olmanın kararlılık düzeyine geçmesidirler.

Çevresindeki olay ve olguların kendisine etkiyen, kendisine yönelik haz elem etkili izlenimlerinden kaynaklı özneye dönük nedenselliğin olması gerektiğini düşündüler. Böyle bir mana algılı nedense bağıntıyı, sosyal gücün, totemine atfetmişlerdi. Bu totemdi kültürel biriktirilme, hem yaşama değin deneylerini kapsıyordu. Hem mana olan yorum algılarını içeriyordu. Bu yüzden totemi MANA ALGILI NEDENSEL BAĞINTI yönüyle giriştirilmesi ile meşrulaşan ve olumlayan bir buyuran otoriteye dönüştürdüler.

Bu nedenle totemdi algı başlarda, somutluğun anlanması ve yorumlanmasına ilişkin, somutluğun meşrulaşan bir otoriter güç olacakla yaşantı aşılmaydı. Çok çok sonraları sınıflı toplumlarda bu alanın içine daha soyut sınıfsal değerlemeler girdi. Zaten halka yabancı olan toplumsal işleyişin kuralları inanma yoluyla, tabunun buyurması ile anlaşılır olmuştu.

Sınıflara değin durumları yansıtan ve özellikle de egemen sınıfın kullanımını tahakküm eden öznelliklerden ötürü, totemdi mana algının herkesle aynı eşleşen özelliği somut olmaktan çıkmıştı.

Bir yeni dini anlayışlar, bir yandan geçmiş toplumsal kurum ve yaşantı aşmanın geleneğini kutsaldı bir algı ile sürdürdü. Bir yandan da, sürdürdüğü bu geleneklerin güncel değişmeler karşısında şaşar oluşlarıyla ayak bağı oluyordular. Bu yüzden insanların putu dediğimiz durumlar, buralardaki saklı korunur durumların içinde belirliyordu.

Yorum üstüne yorumlarla güya, anlaşılır yapılmaya çalışılıyordu. Söz gelimi, birbirini tutmayan çeşit çeşit yaratılış hikâyeleri vardı? Neden çocuk yaşta evliliklere müsaade edilmişti? Neden akraba evlilikleri ihmal edilişte süt akrabalık, daha tabu kılınmıştı? Bunların geçmiş işlev durumları bilinmedikçe, aksakallılarca bin dereden bin su getiren yorumları da, bom boş oluyordu.

Diğer yandan da mono dinler özellikle de köleci toplumlarla, egemenlerin kölelerini egemence denetleyip düzenlenmesine hem el verir biçimde oluşuyordu. Hem de kölelerin durumlarıyla ilgili onları kaale alır olmayı belirtiyorlardı. Bu belirmeler çok çok önemli bir yeniliğin baş vermesi idi.

Bu yenilik birden değişme olmamakla devrim olmayıp, yavaş yavaş evrimin bir roforme biçimiydi. Kölelerin değişen yaşantısını desteklemek, köleci mantığa ilişkin eski anlayışları yıkmak ve yerine yeni anlayışları benimsetmek; yeni anlayışların sindirilir hale getirilmesi için de köleye, sadaka, yardım, zekât verilmesi gibi yaklaşımlarla, köleler de ihtiyaçları yönü ile köle olmayan insanlara doğru yaklaştırılmıştı. Böylece kişiler uhdesine bırakılmış edimce gözetilme olan uzlaşımlara gitti. Ve o günün güncelliklerini yansıtan, konuları işliyordu. Yaptırımları da hem sanaldı, hem de reel.

Bilim ve teknolojinin süre gelen gelişmeleri; totemdi algı bilmezliklerin yaşama cevap olan emirdi konuşması yerine, bilim geçmeye başladı. Böylece bu alan tümden öznel kişiler dünyasının insan-insan ilişkileri alanı içinde değerlendirilir oldu.

Çünkü dinlerin zor değişen hükümleri, sadece bu yanıyla bile toplumun hızla değişen tutumları karşısında, toplumun değişen kurallarını konuşma yolu ile taşıya bilmeyi yüklenememişti. Toplumun her konusu halkın ilgi alanı olmadığı için halk toplumdaki hızlı değişmeyi anlamaya müsait değildi. Bu yüzden dinler artık toplumun aracı ve yöntemi değildi. Elbette bu kolay olmayacaktı.

Toplumlar, kendi muktedirlikleri ile hak ve yükümlülersen sorumluluklarını, karşılıklı belirlemişti. Artık ne idiğü belirlenmemiş kaderlere razılıkları yoktu. Karşılıklı yükümlenmenin sorumlulukları vardı. Demokratik yollarla hak ve sorumlulukların karşılıklı düzenletilmesi vardı.

Kölelere dek yenileşmelerin uç verişti yapılanmasını, çevredeki feodal düzenler uygulamaktaydılar. Bu yükümlenmelerin daha ilerisi günümüzde yurttaşlık kavramında mündemiç, bilinç edilene değin bu gelişmeler sürecek ve gelecekte de daha farklı yola gidecekti. Demokrasilerin de, uygulama alanına girmesiyle, demokrasi olmadığı görülecekti.

Nesnellik toplumsal alandaki insan bilmesi olan nesnelliğin bilgisi ile toplumsal gücünü ortaya koyuyordu. Yani totem buyurmasının, totem olum lamasının yerini; her biri bir insan etkinliği olan ve toplumsal sürekliliği içinde, bilim ve bilim kültürü olaraktan aktarılan, bilgi ve deneylerin, araştırma, geliştirme ve tasarımlar alanı olmuştu.

Sürecek

Bayram Kaya
Kayıt Tarihi : 19.1.2011 11:39:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Bayram Kaya