Tabu Totem Ve Put 8 Şiiri - Bayram Kaya

Bayram Kaya
2927

ŞİİR


15

TAKİPÇİ

Tabu Totem Ve Put 8

Tabu da aynen böyle, biyolojik uyum gibidir. Tabu kişinin kendi sosyal çevresine uyumudur. Zaman ve zeminin değişmesi içinde, tabucu izlek, körü körüne bir izlek put durumuna düşmektedir. Sosyal yapı içindeki tabucu gelişme, biyolojinin çevre içindeki gelişmesine karşılık denk düşmektedirler. Tabu insan algısının sürekli değişken işlevle bir uyumlanması iken, put bu uyumlanmaların gelip geçen, donmuş, tarihsel göreliği içinde ve tarihsel işlev ilişkisi ile kalmış halini, kullanır olmaktır.

İnsanın sosyal birlik içindeki, dışa yönelimleri, birliğin ortak yönelim kullanımına doğru açık olan bir iletişime kanalıdır. Kendi dışında değişip dönüşen bu onlarca olan sosyal tabudur noktası, totem simgesi ile birleştirilmiştir. Artık totem konuşan, konuşulan, somut noktalar kümesinin varlığıdır.

Şu unutulmasın totem kendi sosyal ortamının birleşen olgu algısı ise de, ilerideki ittifaklar içinde, ittifaka katılan her bir diğer sosyal birliklerin farklı totem anlayışları ile birlikte çoklu bir algının kendisi olacaktır.

Kutsallığın kökeninde, insan temel düzlem ihtiyaçlarının, unutma ve alışma sağlayış şekli vardır. Bu karşılanma içteki eğilimlerin, dışta kişiyi giriştirmesi ile olmaktadır. Dışta girişme yapan kişilere de dış ortamın kişilere baskısını yapan, kişiye haz elem yoğunluklu basınç yapan etkimeler yansıması vardır. Yansımaların kişide uyandırdığı hoşlanma ya da kaçınmadı hareketleri kişilerin kendisini korumadan kaynaklıdır. Bu algı etkiler kişi dünyasında olumlu olumsuz duyguların belirmesidirler.

Bu gibi uyanan duygularla kişiler davranışlarını belli ederler. Kişiler bu tür sanı kanı çıkarımlarıyla devinirler. Duygular insanda korku ve saygının kaynağı olmaktadır. İnsandaki kararlı düzeye geçişle kaygıların beslendiği alanların kesişimi; insan korku ve saygısının kaynağını tetikleyebilmektedir. Sosyal birlikler içinde bu sağlayış noktaları; yani insanın söyleşme noktaları, insan düzlemine değin doğrudan hitap eder olmalarıyla bir korku ve saygının kaynağıdırlar.

Kutsallık, korku ve saygının karışık girişimli olduğu bir tutumluma rezonanstır. Sosyal birliğin aitti olan bu sağlayıştı değinim noktaları etkileyicidir. Sosyal birliğin sosyal birlik olmaktan kaynaklı, etkileyici zorunlu bağıntıları ve ilişkileri de sizin bilememenizin kör noktası olup, sizde unutulur. Bu durumun yarattığı bilmezlikti minnet boşluğu da kutsallık hanesine yazılır. Hâlbuki boşluğun bilme doyum noktası da, o sosyal birlik etkinin devinimse çıkarımlarıyla dolarlar.

Şimdi yine totemdi put algısına dönersek, şöyle bir anlama pekiştirebiliriz. İnsan kendi içti duygu ve yansımalarını dışa alıp, dışta bir değinme noktası ile kendi arasında, operasyon el bir girişmeler sonunda, eğilimlerini geliştirip dönüştürdüğü ve tekrar değişmiş dönüşmüş olanı içine aldığı seçme ayıklamalı bir bağıntılılıktır.

Bu girişmeler noktası kişi anlamalı mana algısı olduğu gibi sosyal yaşam ve toplum yaşam anlayışlı MANA algısının dönüştüğü noktalardır da. Yani bu değinimdi girişme noktalarının sağlayışlarını sürekli ve tek düze biçimde ortaya konması vardır. Ortaya konan bu bağıntılar, o nokta ile yeni nesil arasına zaman bağıntısının girmesi nedeni ile yeni nesilde, asıl nedendi sosyal temel bağıntıların unutulması olurlar. Artık bu tutumlar, olup bitenin alışılması ile davranma şekline dönüşmektedir. Yani bu yapıla gelenlerin bir çeşit düzenliliği de sosyal birliğe otorite olarak zorunlu bir yansımadır.

Böylece totemdi, puttu deneysel birikmeler, gerektikçe yeni ortaya çıkan durumlarla değişmeleri de ortaya koydu. Birikmeli eski tavırların alışılması ile yeni değişmelerin alışmalardan sapar olanın tedirginliği vardı. Bu tedirginlikler insanların ve sosyal yapının o eski klikti (donmuş) tepkilerini de belirtmeye başlamıştı. Alışma tutumlar, kişilerin bir çeşit yakın hoşlanmalarını ve bilmezliklerinin tercihleriydi. Tercihler, değişme karşısında bozulmayı önlemenin, dirençti; statükosunun korunması çevrimiydi.

Değişmeye değin girişmeler karşısında, değişmemenin baskısı arttı. Başlardaki bu sosyal birlikti olan otoriter totemdi algı güçler, özellikle de ittifaklar içinde de duvar ve perde gerisinde insanlara talimatlar vermeye başladı. Bu hal totemin daha somut konuşulan ve danışılanı hali olmuştu. Tabii ki buradaki konuşulan danışılan güç, sosyal şekillenmeğe başlamış olan ortalama bir ortak akıldı.

İnsan içindeki, dışa yansıtılan duygusu ile dışın içe yansıması, duygu olmakla birlikte, bu iki duygu girişmesinin kırılışı, girişen bir mana algısıydı. Totem ve mana algısının kaynağı hiç bir zaman tek nokta değildir.

İnsanın totemdi olan mana algısıyla, insanın temel düzlemli; açlık, güvende olma cinsellik gibi iç gerilimlerinin tekrarı yapılabilir hareketleriyle, karşılıklı bir sağlayıştı anlam ilgisi kurulmuştu. Bu güdülenme ve tekrarı yapılan sağlayıştı hareketti (mana) iki girişmenin toplamı, başlarda ve süreç içinde, değişmez olmanın algısı olan, totemdi, puttu düşünmenin, ana rezonans kaynağı oldular.

Bunca tarihsel gelişmeleri içinde; şöyle böyle, çeşitli direnç noktalarına rağmen, insanın totemdi put algıları, monoteizmle bitmemiştir. Aksine yeni mono totemdi soyutluğa, özneldi salınım kaynakları ilavesi ile süreç, daha bir çatışan, olgunlaşan görünümlere girmişti.

Söz gelimi eski anlayışta puttu totem nokta, konuşan bir kaynaktı. Kendi aiti olan sosyal birimini, tabucu nedenlerle toptan cezaya ya da toptan mükâfata tabii kılardı. Bu toptan uygulanan müeyyide algısı geleceğin halk ve toplum yaşamı içinde bireysel lanete ve aforoza doğru gidişini çıkaracaktı. Bunun en çok uygulanması, özel mülkiyetçi durumlarla, ortaya çıkartılmıştır.

Monoteisttik anlayış, totemdi put kaynağın konuşamayacağı üzerine kendisini bina etti! Totemdi put kaynağın kendisine bile, fayda ve zarar veremeyeceği üzerine söylemlerini oturttular. Buna rağmen kendi totemlerinin konuşturarak, fayda ve zarar vereceğinin tehdidini de, ortaya koydular. Önceki puttu totem algısının kalıpları, sosyal gelenek üzerinden dolaşılarak, buraya göç ettirilmişti. Kalıbın içi yeni toplumsak yapılanışlarla ve eski yapıların reformdu kalıplarıyla, değiştirmeleri yapılıyordu.

Bunlar, yeni düşünce olanın; kendisini ortama ihale etmesinin yollarından bir kaçı idi. Monoteizm; toteme aitti olmanın alanını, dışlamamıştı. Hatta bunu kollamıştı. Ta ki imparatorluklar bilinci ile dünyalar (âlemler-devletler) birliğine yönelen; yakın çevre dünyalarının (devletlerinin) , birleştireni olma, birleşmenin imparatorluk aitliğine (birlik tanrısı anlayışına) yönel inene dek.

Totem ve put algısı, daima etnikti bir belirmedir. İttifakların, yan yana getirdiği farklı etniklere dek farklı yaratılma tandanslı olan, mana algılı politeisttik yapıları vardı. İlk birleşmeler belirtilerini; bu politeisttik yapı içindeki ilahların ittifak lığı (Marduk, Aton- Yehova gibi aitti temsilcilikler) ile ortaya çıkardılar.

Musa, 12 sıbıtı (her biri ayrı ayrı ana grubun göç veren kolu olan Yahudi etnik gruplarını) birleştiren bir totem algısı olan Yehova'yla konuşmuştu. Yehova Musevilerle Musa aracılığı ile ahit (anlaşma) yapmıştı. Bu İsrail’e ait, konuşan fayda ve zarar veren, bir kavimin mono tanrısı (totemi) idi. Totem şekiller tam olmasa da ortada kalkmıştı. Artık mana algısı insan soyutluğunun en dâhiyane işlenme biçimlerine sokulmuştu.

Ayrı ayrı totemin ittifakları çözen, çeliştiren, tartıştıran aitliğinden; her kabilenin totemi sayılan ya da her ittifak birliği üyelerinin totemi sayılan, kutsallık ifadesine gelinmişti. Bu kutsallık ifadesi içinde İLAH-RABBİ-ALLAH-EL İLAH gibi tekilse birliği ifade eden söylemdi anlatımlara çoktan gelinmişti.

Araplar, 6. yüzyıla gelindiklerinde, haylice putların etkisinde çıkmışlardı. Dua ettikleri zaman artık duaların olmaması karşısında saygı ve korku ile sukut etmiyorlar, aksine yavaş yavaş putlara küfretmeye başlamışlardı.

Araplar kendi etnik aitti putundan bahseder olsalar dahi; o, putun adını değil de, genel bir ifade ile RABBENA (efendimiz) deyişleriyle genellik (tekillik) arz eden söylemi yeğlemeye başlamışlardı bile. Tekil Tanrı bilinci Arapın içinde yaygındı.

Politeisttik tutumlardan uzaklaşma bir kültür ve akım olacaklar genelin anlayışına yansıyor olan bir ivmeyle, bu tutumları yayılmıştı. Yani ortam monoteisttik anlayışa müsaitti. Yeter ki yeni monocu anlayış, sınıfların çıkarıyla uyuşturulabil sindi. Eski gelenekler ufak tefek değişmelerle yeni dinin de konuları olacaktı. Kimi tümden terk edilmiş, azlıkla uygulanır olan töre tutumlar da kaldırılacaktı.

Bir yanda toplumsal yapının değişmesi, diğer yandan da buna uygun, kültürel yapının değişmesi; birlikti yeni totem söyleyişin buyurma ve onamasını gerekli kılıyordu. Gerçi zaman artık totemi söylemin buyurması olmaktan da az çok çıkmaya başlamıştı. Nesnel gerçekliğin gücü ve okunması artık gündelik hayatın kullanımı idi. Ama ezici çoğunluk hala sosyal ahlakın yerleştirilmesi ile hayatını biçimlemeye, hala hararetle meftundu.

Genel inançlar üzerine burada iki tespitimi belirtmeliyim. İnançlar eski kökleşmiş geleneklerin üzerine oturmakla, vaaz olunduğu toplumsa ve sosyal gelenek görenek ve kültürleri taşıyordu. Bu o inancın kendi çevresine, kendisinin zorunlu hitabıydı. Zaten akside muhal olurdu.

İkinci olacaktan da, inançlar günlük hayat tecrübelerinden çıkarılan birikme derslerden ötürü, o topluma özgü, toplumsal olana seslenirken, seslendiği o ilişki tipi geçerli olduğu sürece doğru kalıyordu. O ilişki biçiminin değişmesi ile zorunlu yanlış kalıyordu.

Ama sosyal gelenek toplumlar gibi öyle hızlı değişmediğinden ötürü dinlerin sosyal kültürlere dek olan söylemleri, sosyal yapı içinde özel hayat alanında gelenek olacaktan yüzlerce yıl kalabiliyordu.

Farklı bir topluma ait gelenek, görenek ve inançlar; uzağında bulunan eski toplumların öyle kolayla iletişmesi içinde olmayan, bilinmeyen bir durumdu. İnançlar uzak diyarlara doğru yayılırken bu yayıldığı diyar içinde bilinmeyen gelenek ve göreneğin anlatımı, insana çok ilginç ve büyüleyici gelir.

İşte bu ilginçlik ve büyüleyicilik kutsallıkla birleşince, Orijinal inanca kültürler, diğer halkların da ilginç ve ilahi söylemli anlayışları olur çıkarlar. Bugün bile, farklı kültürlerin aynı durumlar karşısındaki bize göre farklı geleneklerini duyuğumuzda, bize çok ilginç gelirler, hayranlık duyarız.

Yine Arap’ın, etnik aitti totemleri de, diğerleri gibi aynı sanı kanı bilinçle süren bir yapı idi. Etnik ilah ilkin hem Arap'a aitti, hem de Arap'ın egemen bir kolu olan Kureyş'liler soyuna ait seslenen olaraktan belirmişti. Elbette iddianın başlarda makas açısı küçük tutulacaktı. Yeni iddia, giderek kazandığı başarılarıyla, başarıya uygun biçimde ortamı değiştirecekti.

Erken dönemlerin ilk yapılarından, Araba aktarılan totemdi gelenek ve göreneklerin etnik yapı içindeki eski işlevdi giriştirmesi unutulmuştu. Ama unutulanlar da, kutsal bir mahfuz kalışla, hem muhafaza edilecekti. Hem de Arap'ın gelenekti yaşamına uygun yeni yorumlarıyla değiştirilecekti. Yeni olan söylemin her bir zaferleriyle de, yeni söylem, daha bir insanlığa seslenir, egemence öznel soyut aksiyom erlere dönüşecekti.

Sürecek

Bayram Kaya
Kayıt Tarihi : 18.1.2011 13:45:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • İbrahim Eroğlu
    İbrahim Eroğlu

    sosyolojik yaşamı ve tarihi gerçekleri irdeleme tarzınız harika..

    özlemişim sizi okumayı

    tebrikler ağabey

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Bayram Kaya