Sazım Kırmaz Cihangir (ÜÇTUĞ)
Dizilsin tuğlarım tez, duyun ses verdi tösler!
Davullar cengi sesler, yazanlar başlamışken;
Kuzenler taşlamışken, nazım durmaz cihangir.
Bugün manşette üçtuğ, bilen başlarda taçtır;
Kalem sonsuz ilaçtır, dilinden sevda damlar.
Kılıç kındaysa hamlar, sazım kırmaz cihangir.
Barış bohçamda saklım rumuz gönlümde aslan;
Bahar koynunda ıslan, çiçekler hamle yapsın.
Halef senden de kapsın, hazım yormaz cihangir.
Osman Öcal
Mefâ'îlün / fe'ûlün / mefâ'îlün / fe'ûlün
Osman ÖcalKayıt Tarihi : 6.1.2009 01:38:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
YENİ NAZIM TÜRÜ: ÜÇTUĞ ********************************* 1-Adından da anlaşılacağı gibi bentleri ÜÇER MISRA’dan meydana gelen bir nazım türüdür. 2-İki önemli özelliği bulunmaktadır. Bunlardan birisi üçer mısradan oluşması diğeri de kafiye yapısıdır. Kafiyeler mısra ortasında ve sonunda yer almaktadır. 3-Kafiyelerin şematik yapısı şöyledir: 1) .............a............a .............a............a .............a............b 2) ............a.............b ............a.............b ............a.............C (Yahut da..............b..........C) 3) ...........a..............b ...........b..............c ...........c..............D 4) a............................b a............................b b............................C Örnekleri üstteki kafiye yapılarına göre daha da çoğaltmak mümkündür. 4-Üçgül’ün aruzla yazılmış olanına ÜÇTUĞ adı verilir.

Davullar cengi sesler, yazanlar başlamışken;
Kuzenler taşlamışken, nazım durmaz cihangir.
Bu güzel nazım şiirinizi zevkle okudum..
Gönlünüze sağlık, gönül dostum..
Kaleminiz daim olsun
Saygılarımla
Ah o kuzenler, ah o kuzenler.. Boyuna değil de kuz en'ler. Ensesi kalın, egoizmasının, bencilliğinin kıskacında inim inim inlerler de, gözlerinin önüne gelen sivri sinek kalıbındaki toz zerresini bile aralayıp kâinattaki sonsuz aşka ve çabaya bakamayanlar,; durağan sabit ve gönül rafları toz tutan kuzenler. Bir de üstüne üstlük, gül bağına taş atanlar.. Bilmezler, bilemezler kalem kılıçtan keskincedir. Kalem, taşı-taşları un ufak eder, başları eğdirir, bebeklerin masum ellerini bulutlara değdirir..
Ya sus, bir şey biliyor belki desinler, ya da konuş ki saçmaladığının farkına varsınlar diyorum ben o kuzenime. Hani var ya,şu, siz onu çok iyi biliyorsunuz. Ne o? Bilmez gibi yüzüme bakıyorsunuz, hayret! İlerlemeye, güzelliğe,barışa, Yunusca söyleme, Akifce düşünmeye aslında özde karşıdır o kuzenim benim. Bakma karşı değilim dese de, bellemiş bir şablon çizer durur.
Baharı, çiçekleri, koynumuzda saklı barışı bile bilmez benim kuzenim.
Okumaz, araştırmaz, düşünmez. Tefekkür etmez. Bellemiş bellediğini, gerisini-ilerisini farketmez. Zor gelir alın terletmek şiir fırınında, güçtür hamlıktan kurtulmak ona göre. Kara çalar, saz çalamaz. Arada bir de tarihe mal olmuş ozan ve şairlerimizden uyak-ayak çalar. Tuğ verseniz de, vermeseniz de kendini vezir sanır benim kuzenim.
Cihangir olmak... Evet, hem de hakiki cihangir... Kartondan değil. Yapmacık, sahte, yalancıktan değil. Benim kuzen el yumruğu yememiş daha, yıkılmamış şiirleri başına, dökülmemiş mısraların ateşten harfleri tepesinden aşağı. Yazar ha yazar... Hep aynı model, hep aynı çizgi.. Yenileyemezkelimelerinin ruhunu.Kendini, kafasını, aklını, beynini ve yüreğini yenileyemediği gibi. Biraz sıkışınca, ben duygulrımı yazıyorum, bana ne der çekiliverir kenara.
Ah kuzenim ah!...
Şiir kabristanında nice isimsiz, yazısız hece taşları var. Nice kabirde hece taşı bile yok. Niceler unutulup gitmiştir, şu ham ve şu moraran gökkubbede bir mısrası dahi kalmamış şair o kadar çok ki şiir kabristanında. Benim kuzenin, bu gidişle varacağı en son menzil unutulan, izi bile kalmayanların arasıdır.
Saygıdğer Osman Hocam; benim kuzen senin sayfanı da ziyaret etmiş belli. Farkına vardım demin, vardım da güleyazdım valla...
Ellerin dert görmesin Osman Öcal Hocam...
Nice ÜÇTUĞLARDA dalgalanan mısralarınla buluşmak ümidiyle, tebriklerimi, teşekkürlerimi, kalbi muhabbetlerimi sunuyorum...
TÜM YORUMLAR (53)