Susmak İhanete Denk

Muhammet Bora Candan
47

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Susmak İhanete Denk

Sen gömleğimin ilk düğmesiydin ey gönlümün karası.
İlk düğme yanlış olursa nasıl doğru olsun sonrası.
Gözlerin cumhuriyetti, gülüşün ise bayram.
Sana göre tüm sözler bir demagojiyken beklenir mi hiç gam.
Nasıl ki mide boşaldıkça acıkır, kalp de doldukça acıktı.
Bıçakladığın yeri gösterirken bile batırıyorsun bıçağını.
Bilmez misin bu yüreğe tığ gibi girdin
Yüreğimi deşmeden çıkman imkansız.
Sen meltemle gelen kadın
Neden bir fırtınayla bıraktın beni yalnız.
Sevgim yaşantım kadarken elvedam nasıl bir ana sığsın.
Ben girdiğim denizleri boğarken sen sevginle bile sığsın.
Heyecanım hezeyana dönüştü sen giderken.
Aşk bir zararsa neresinden dönülürse kardır; git, erken.
Aşktaki virgül ve soru işaretleri noktanın habercisiymiş meğer.
Masumiyetimizi yitirdik, hayalleri öldürmeye olgunlaşmak demişler.
Hayallerin gerçek olmuyor diye gerçeklerini hayal etme.
Merhabası şiirle olanın elvedasını bir sözle bekleme.
Yarken yara olma, güvenme kölesi eden güzelliğine.
Düne gitme şansım olsaydı
Her seferinde fazladan bakardım o güzel gözlerine…

Yakınım olmasan da olurdu, yeter ki olsaydın yakınımda.
Nimet olarak bakardım senden gelecek her acıya.
Aşk devam ettiğimiz bir kitaptı, ara verdik ve unuttuk ayraç koymayı.
Ben baştan almaya da razıydım ama sen seçtin kitabı yakmayı.
Bir buluttum yağmur oldum, zamanla ruhum oldu cevval.
Zaman dediğimiz şey:
Geçmişin anılarını, geleceğin sorumluluklarını taşıyan bir hamal.
Her seferinde elveda demekte dilim yüreğimden geç kalıyor.
Ne şanstır ki, en sevdiğim kişi beni herkesten az tanıyor.
En sevdiğin kişinin seni en yanlış tanıyan kişi olması ne acı.
Bu gönül acılardan dertlerden usandı da uslanmadı.
Daha kaç hayalim hayal olur bilinmez,
Bir diken için güller ezdim kaç kez…
Beden aracının şoför koltuğundaydı kalbim, dikkatsizdi ve yaramazdı.
Aracı dağa taşa vura vura kullanmayı öğrendi, çünkü o sıralar yaram azdı.

Sen beni terk ettin, ben de düzgün düşünebilmeyi.
Seninle “belki” dediğim her şey çok geçmeden “belli ki” dedirtti.
Sen benim görünmeyen yaramdın, gün geçtikçe eksilen.
Dağları karşısına almış bir tepeydin, göğü bulutlarından silen.
Hiç beraber uyanmadık ki, oysa her şey eldeydi.
Ellerini de istemem artık, ellerine el değdi.
Oysa gözlerimdeki damlaları silmeye bile kıyamazdım.
Senin içindi onlar.
Gittiğinde bir ev kurdum, tuğlalarında özlem demirinde umut var.
Sana gitme derken sesim titriyordu, gözlerin serinleten ateşti.
Sana kalbimle haykırmıştım, aşk şiddetinde bir desibeldi.
Sen de sevmiştin oysa bir aralar.
Şimdi içimdeki fırtınalardan dışarıya yansıyan bir yel var.
Sağanak yağmurlardan kaçtığım tek sığınaktın sen.
Güvendiğim o sığınak başıma yıkıldı çok geçmeden.
Anladım yağmurdan kaçarken doluya tutulmayı.
Bilemezsin, gördüğün sıradan bir kız
Acaba hangi delikanlının kara sevdası.

Onu hala seviyor musun diyenlere kalbim hala atıyor diyorum.
Bana bakışların Anadolu’yken neden tavırların Diyar-ı Rum.
Ben seni Tanrı’dan dilemedim, resmen dilendim.
Bir ilişkinin tek bahanesi “seni seviyorum” iken
Ayrılığın bahanesi bol olur.
Bu dev yangını söndürmeye nasıl da yetti bir damla yağmur.
Ben seni gelin olarak hayal ederken sen seçtin elin olmayı.
Biz bitişik yazılan bir kelime gibiydik bizi yazan neden ayrı yazdı.
Heybeden aldığım ne varsa harcadım haybeden.
Aşk ve arzuyu karıştırma, aşk ne dokunuş ister ne beden.
Bir erkeğin iç çekerek ağlaması nedir bilir misin?
Yangının dinse de inan geçmeyecek isin.
Ölünce bedeninin toprak olacağına inanamam, toprak sen olur.
Sen ölme yeter ki, istersen başkasının ol ve onun yanında dur.
Aslında sen de fark etmeden kalbini unuttun bende.
Dudaklarımla veririm bende unuttuğunu yeter ki sen iste.

Muhammet Bora Candan
Kayıt Tarihi : 27.3.2020 19:18:00
Muhammet Bora Candan