Dilimin ucunda bir kelebek çırpınışı,
Adın, ruhumun en kuytu dehlizlerinde yankılanan kadim bir melodi.
Söylemeye kıyılamayan, unutulmaya direnen,
O ince sızı, her nefeste içime işleyen.
Vedalar vardır, evet, hiç söylenmemiş,
Ama her gün yeniden yaşanan,
Bir gölgenin varlığı gibi peşisıra gelen,
Hayatın en kalabalık anında bile hissedilen.
Unutmak istedim, evet, bir zamanlar
Rüzgâra savrulan bir kül gibi dağılsın diye hatıran.
Ama kök salmışsın, en derine,
Her hücremde nefes alan bir ağaç misali.
Susmak…
Bir teslimiyet değil bu, bilakis
Kutsal bir emaneti korur gibi saklamak seni.
Kelimelerin hoyratlığından, zamanın yıpratıcılığından
Uzak tutmak, içimin en bakir toprağında.
Her suskunluğum, sana adanmış bir ayin,
Gözlerimi kapattığımda beliren o yüzün,
Gecenin kadifesine işlenmiş bir gümüş ipliksin,
Sabahın ilk ışığında parlayan çiğ tanesi.
Belki de unutmak, ihanettir yaşanmışlığa,
Ve susmak, o vedanın en vefalı yoldaşı.
Dilimde mühürlenmiş o isim,
Kalbimin en sessiz çığlığı, en derin şarkısı.
Yankılanır durur içimde, kimseler duymasa da,
O söylenmemiş veda, o saklı sevda.
Ve ben, bu suskunluğun gölgesinde,
Seni her gün yeniden, sessizce yaşarım aslında.
Kayıt Tarihi : 27.5.2025 10:18:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!