Bir kez olsun sus ve sadece beni dinle!
Yalnızlığımı her seferinde
yüzüme vurmak zorunda mısın?
Evet, yalnızım!
Neden diye merak edip sordun mu hiç?
Sormadın!
Senin işin sadece yargılamak.
Anlayıp dinlemeden istediğin kalıba sokmak.
Şöyle gerçekten zaman ayırıp,
bana odaklanarak,
yalnızlığımı da bir kenara koyarak,
içten gelerek,
En son ne zaman dinledin beni?
Neden söylediklerimin altında
başka anlam arayışı içindesin?
Ne olur sus artık ve sadece dinle!
Beynimin içindeki uğultular fazlasıyla yoruyor zaten.
Bir de senin gürültünle uğraşamam!
Sanki ruhumu öldüren kalabalığın
canımı yaktığı yetmiyormuş gibi;
bir de bana samimi olmaktan bahsetme!
Sen ne anlarsın sığamamaktan?
Kuru kalabalıklar arasında kaybolmaktan?
Sen hiçbir zaman bir köşede yalnız kalmadın ki...
Sen susmayı yenilgi zannedersin sadece.
Oysa benim sustuklarım delip geçer vurduğu duvarları.
Ben hiçbir zaman senin gibi ayrım yapmadım.
Karşılık beklemeden,
içimden geldiği gibi davrandım.
Özen gösterdim,
dinledim, zaman ayırdım.
Kimseyi incitmeden,
empatiyle yaklaştım.
Ya sen sustuğum çığlıkları duyabildin mi?
Zamanını o kadar boş insanlara harcadın ki,
bir gün geriye baktığında en çok onlar acıtacak içini.
Dengeni kaybedeceksin ve ancak o zaman anlayacaksın;
yüzümüzdeki derinleşen çizgilerin,
ilişkimizi belirleyen sınırlar olduğunu.
Zamanla kabulleniyorsun bir şekilde sevgisizliği
ve sahteliğini sevdiklerinin...
Mesela senin gibi olanları...
Nefesin kesiliyor, boğazın düğümleniyor.
Sevmek de affetmek de yoruyor.
Bir bilinmezde kaybolmaktansa,
yalnızlığıma sımsıkı tutunur yaşarım ben!
Ne sana ne de sevgine ihtiyacım var!
Benden yeni bir sayfa açmamı bekleme!
Daha fazla beyazlara ezberlenmiş cümleler
kurmana müsaade etmeyeceğim!
Kayıt Tarihi : 21.7.2019 17:38:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!