Akşamın şiryanında kan akışları sessiz
Damarında bir ulvi çığlık biter sebepsiz
Bu fecirde hülya sarayında konakladım
Safirden atlarımı tenhalara bağladım
Bakır tepside sunuldu altın nektarları
Ucuna sarı zehir nakşolmuş heyhatları
Kanarcasına içtim zemzem yüksünüşleri
Her tavanda iz tutmuş seyyahın gülüşleri
Çekirge sürüleri yaklaşıyor o dağdan
Hükümdar ehramında hazinesini kollar
Ehramın altını kin , gümüşleri kahırdan
Yol ver de sürülere, kuşatılsın baharlar
Kanı kestiği yerde mihenk bulsun damarlar
Yol ver de zerrelere müheyya cihan sığsın
Yol ver de yol sahibi ruhunu ince kılsın
Bir umman bağırtısı duyuluyor uzaktan
Kaktüs dikenleri tunçtan elbiseler giymiş
Kurtul yağmur o dert işlemeli tahtından
Sensiz memnu yasemin gölgeleri silinmiş
İnce ruhlu askerler kuşanmışlar yayları
Sihirden teknelerle aşmışlar deryaları
Rüzgarların vahşeti vurunca serhatları
Dökül semadan yağmur , barıştır dargınları
Bilsen ne pınar doğar dokunsan sarayıma
Zekatınla tebessüm resmolacak ayıma
Ellerinde çiseler gözü sürmeli vezir
Öyle ki mezarım da germiş göğsünü hazır
Tırnaklarım hasretle körpe otları kazır
Neredesin ey yağmur inan artık aşkıma
Bitmedi misafirlik koca bir gecem doldu
Dilimde zikirleri bohçamda hicab doldu
Ne bir bahtiyar oldum ne de keskin müsterih
Nasibin ötesinde , nasibe hicran doldu
Kitapların tozunda nefesler bitap düştü
Gönlümün oyuğunda gonca güllerim soldu Şiirlerin sonunda gözlere yıllar doldu
Ne intizar büründüm ne de haset yüklendim
Çatının köşesinde saklandım da küflendim
Yatağın örtüsünde keçenin tüyü doldu
Konağın kisvesinde bir hücre hasbel doldu
Neredeyim kim bilir belki çiyan yurdunda
Yurdunun başkentine ketum bir isyan doldu
Bir muamma kuyuda sonsuzca derindeyim
Evvelsi zaman dipte vakitsizce serdeyim
Belki günah evinde oyuk dolu perdeyim
Belki avcı kentinde epey zengin bir beyim
Nicedir ahvalimden sedasız kalakaldım
Neredeyim kim bilir epeydir kederdeyim
Tenhadaki atımdan havadis de gelmedi
Her sabah gülen serçe bu sabah da gülmedi
Kim bilir belki hayır belki nihân bir şerim
Birbirine değdikçe kırılıyor dişlerim
Hafıza dehlizimde vurulmuş bütün kuşlar
Kuşların cesedinde unufak bir zerreyim
Şavkların da en yücesi ufkumda parlar ise
O hüzme şavk neslinde iflah olmaz geceyim
İzbe gece yeniden hicret etti bahtıma
Kurudu mürekkepler şahit gerek ahtime
Fecaat üzre doğdum sonsuz kere belledim
yüksek bir yar devadır sensizliğin kahrına
Nicedir hasretinle bekledim maverayı
Zamanın burçlarına latif sıfat ekledim
Tenhada at bağırır dillendi ahuzarı
Düşünün kıyısında bilmem kaç yıl bekledim
Yıkılmış sahafların duvarları örüldü
Mevcudun mutluluğu ruhuma çok görüldü
Ansızın derde sokar her busesi isminin
Tutuşup yanıversem kavında o kibritin
Kafiyesiz mısralar çünkü rüyan görüldü
Mukaddes bir hülyadır mehtabımda kirpiğin
Kayıt Tarihi : 22.6.2023 02:06:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!