Söz vardır, söylenmeyen, söylenemeyen… Söylenince anlaşılamayan… Hani, “söylersem ne der? ” diye başlayan paranoyak kuşkuların içimizi kemirdiği sözler… Mektuplar, bu yüzden anlamlıdır, söylemek istediğimiz her şeyi söyleriz rahatlıkla, sonra sözümüzü beğenmeyip, yırtarız, oturup tekrar söyleriz. İçimizdeki bizin bize söylediği her şeyi, mektuplarla biz de başkasına anlatabiliriz. Oysa birine istediğimiz bir şey söylemek zordur, sözümüzü yırtıp yenisini söylemek de zaten imkansızdır. Bu yüzden olsa gerek, kendi içimizde yarattığımız birine, bir şeyler söylemek, sadece mektuplara has bir özelliktir. Kendi içimizde yarattığımız biri ne demek? Hakikaten ne demek?
Dönülmez akşamın ufkundayız.Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Devamını Oku
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta