Akşamın solgun ışığı penceremi kıskanıyor,
sen köşe başında başkasının elini tutuyorsun.
Kalbimde kıvrılan sessizlik, rüzgarın titreyişiyle çarpıyor,
her nefeste adını anmak cesaret istiyor, ama dudaklarım susuyor.
Bir şehrin sokaklarında yürüyorsun, ben taşları sayıyorum,
her adımın yankısı içimde bir boşluk bırakıyor.
Gülüşün başka birinin omzuna düşerken
ben kendi gölgeme sarılıyorum, kimse fark etmeden.
Zaman bir elinde kum, diğerinde ateş taşıyor,
sen ilerledikçe geride kalan benliğim eriyor.
Sana söyleyemediğim her kelime
yıldızlara fısıldanıyor, geceye karışıyor,
ama sen hiç duymuyorsun.
Bedenin başkasının yanında sıcak, huzurlu,
ben ise kendi tenimde bir sükunet arıyorum.
Sevgi, görünmez bir nehir gibi akıyor içimde,
sularında boğulmak istemiyorum, sadece izliyorum.
Gözlerin ufukta kaybolurken,
ben her kırık taşın arasında adını arıyorum.
Her gün biraz daha büyüyor bu suskunluk,
ama vazgeçmek yok; seni bilmeden sevmek,
en büyük sadakat oluyor.
Gece bastığında odama, yalnızlığım seninle doluyor,
kelimeler toprağa düşüyor, hiç toprakla buluşmadan kayboluyor.
Sen başka bir hayatın melodisini dinlerken
ben kendi şarkımı sessizlikle söylüyorum,
kimse anlamadan, kimse fark etmeden.
Ve bir gün belki yollar kesişir,
sen gözlerimi fark etmeden geçersin yanımdan.
O anda susmak en ağır itiraf olacak;
çünkü gerçek aşk, konuşamadığında bile yaşar,
ve ben sonsuza kadar seni seveceğim,
sen bilmeden, zaman bilmeden, dünya bilmeden.
Kayıt Tarihi : 19.11.2025 08:43:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!