Sevgi,
Leylâ’nın feryadı, Mecnun’un çıldırışı,
Kainatın özü, ruhun kutsal soluğudur.
İnsan,
Ezeli sırrın taşıyıcısı,
Gönlünün labirentlerinde yitip bulandır.
Diyarı sende,
Sidretü’l-Münteha’nın ışıltısı,
Yedi kat cennetin mührü,
Her basamak Ruh’un süzgeci,
Her adım vuslat yolunun nişanesi.
Aşk,
Ateş ve suyun kutsal dansı,
Sac üstünde yoğrulan hamur misali,
Kavrulmak ve erimek,
Benliğin ötesine geçmek,
İlahi aşka doğru tutuşmak.
Sensizlik,
Zamanın kalbinde yitik bir rüzgar,
Ölüme meydan okuyan bir hüzün,
Ama seninle dolu her an,
Bir Rahman’ın nuruyla yıkanan bahar.
Sidretü’l-Münteha,
Son sedirin gölgesi,
Burada Ruh,
Zamandan arınır,
Mecnun’un deliliğinde bulur kendini.
Arş-ı Âlâ’dan süzülen nur,
Kainatın sırlarını açar,
Diyarı sende,
Ölçüsüz zamanın,
Sonsuzluğun kalbidir.
Gönlüm yükselir,
Miraç eder sevdanla,
Ve ben,
Bir damla nur olur,
Evrenin engin sularında,
Seninle kaynaşır,
Varoluşun ezeli çağrısına.
Kayıt Tarihi : 17.6.2025 02:02:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Burada ilahi aşk, benlikten arınma, ruhun zaman ve mekân üstü yolculuğu gibi tasavvufi anahtar kavramlar vurgulandı.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!