SON BAHAR
Gece aniden uykudan uyandım. Birden başucumdaki lambamı yakmaya çalışırken başımı etajere kanatırcasına çarptım. Canım çok acıdı. Sonra kalktım aynaya baktım. Başım kanamamıştı. Buzdolabına yöneldim gözlerimden akan boncuk boncuk yaşlarla. Bir kaç tane buz barçası indirdim buzluktan ve bir beze sarıp buzları başıma koydum.
Dışarıda karanlık yavaş yavaş yumuşuyordu. Gece güne dağılıyordu. Uzak ama tanıdık diyarlardan kuş sesleri geliyordu. Son bahardı artık. Yalnızlık zamanı. Hüzün kuşanmış sonbahar zamanıydı artık. Peki, benim bu mevsime bu kadar sıkı sıkı tutunmam nedendi
Nedendi şafağın bu vakti kendimi bu kadar son bahar hissetmem. Gözlerimden akan yaşlarla, başımda eriyen buz damlacıklarının birleştiği yerde büyüyen yalnızlığım, avuçlarımın soğukluğu, kimsesizliğim, fersizliğim. Nedendi bu içi boşaltılmış bedene sahipliğim. Bu ruhu çekilmişliğim nedendi. Şafağın bu vakti başımın acısını bahane kılıp böyle kendi gözyaşlarımla boğulmam nedendi.
Ömrüme sunduğum bu yalnızlık ayinlerim nedendi.
Yakında adem dirler bir şehre azîmet var
Uçdı bu fezâlardan mürg-ı dil-i nâlânım
Ârâm idemez oldum efkâr-ı seyâhat var