Son üç gün
Bu şiir Recep Küpçü'nün ölümü üzerine yazılmıştır
Yakında Küpçü efsanesini aydınlatacak bir de yazı yazacağım
belki dertlerimizdi bir araya getiren
ben anlattım sen ağladın
sen anlattın ben ağladım
kadehlerimize dolup boşalan
gözyaşı
nesneler insanlar gibi yalan söylemez
dilsizdir nesneler
çoğu kez
ben bir madenciyim şiirimi
yaşamla ölümün örsünde yazmışım
her öğün ekmeğim ıslak
birazda kenarında maden tozu
ocakta öğrendim ayırmayı
umutludan umutsuzu
burgaz’ın “kuba”sı susuyor
susuyor”briz”
kadehler dilli olmasına “dillidir” ya
bizim kadehler de susuyor
beynimizde korku
çullanmıştı ensesine uyuşukluğun
ayılmıştık Varnalı deli şoförün cesaretinden
beynimizde sadece yaptığımız sohbet
burgaz’ın “briz”inde
varna muhteşemdi dertsiz gönüllerin neşesinde
içkilerin dili bir başkaydı
bir başkaydı mezelerin hazzı
hele de o garson kız
gozlerinin biri deniz biri gökyüzü
göğüsleri bluzunu yırttım yırtacak
bakışları okşuyor dert dolu gönlümüzü
o garson kızın haberi olsaydı ölümünden
duysaydı iftiraları
ejder kesilirdi güzel gözleri
biri dağ dağ dalga gönderir
biri şimşek şimşek ateş püskürür
o güzel dudaklarıyla haykırırdı
“o mutlu öldü
gülerek öldü” der
isyan ederdi
ben bir madenciydim
ölümle yaşam arasında
seni okuyordum seni tanımadan
tolbuhin
mutluluğunun doruğu oldu belki
mehmetali
sana sarılırken unutmuştu çolak elini
dinlerken
bulgarca şiirlerini o esmer gencin ezberinden
ışık taşıyordu gözlerinden
sığmadı büyüklüğün “Moskova”nın
basıklığına
oturduğun sandalye bile yükseldi bir ara
kısa boyunu unutturmuştu sanki sana
biralar ter döküyordu heyecanından
yanıyordu köfteler
yüreğinin ateşinde duman duman
senin Bulgarca şiirlerini dinliyorduk
o Çingene çocuğunun ezberinden
nesneler yalan söylemez insanlar gibi
görünseler de susar gibi
nesnelerde gizlidir gerçeğin dili
burgaz’lı “briz” dile gelse
dile gelse varna’nın “Varna sı
konuşsa o garsonun
güzel gözleri
tolbuhin’ın “Moskova”sı
o günlere dönebilse
haykırırlardı
“bırakın ozanı rahat yatsın gömütünde
ölümünden de kendinize pay aramayın”
nesneler insanlar gibi yalan söylemez
dilsizdir onlar dilsiz
sadece gülüp geçerler
fitnelerle uğraşırken siz
ben hala yaşıyorum ozanım
o son kahkahaların
o “ölmek istemiyorum
“ölmek istemiyorum çocuklarımdan uzak
“çocuklarıma götür beni
“boğuluyorum aç şu gömleğimin
“düğmelerini
“beni çocuklarıma götür”
yakarışların hala kulaklarımda
bana sorarlarsa
sen mutluluğunun mutsuzluğunda
yaşamaktan bıkmıştın
bıkmıştın ağlayan yüreğinle
kahkaha savurmaktan
bana sorarlarsa sen
yaşasaydın eğer
çevrendeki itleri “ beş paraya satar” dın
bir de oturup kahkaha atardın
(*tırnak içinde olan kelimeler resturant isimleri.)
Rahim Recep AkdoraKayıt Tarihi : 20.7.2015 23:53:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Vefalı yüreğinizi ve değerli şiiriniz kutluyorum sn. Akdora. Saygımla efendim....
O anıların kahramanlarından kalmıştır, 'kısa, uzun... Bazen keskin... '
Sanırlar ki 'suskundur..' Konuşmaz çoğu kez, atar içine.. Cebinden leblebi çıkarır gibi çıkarır, yolda, izde.. Tenhalığında dünyasının.. Kıpır kıpırdır, kim bilir neler anlatıyordur, nerelere gönderiyordur 'duysanız beni bir kere' diye...
İşte 'dost sofrası...' Kadehlerin birbirine 'selam vermesi..' Giderek artan muhabbetin koyulaşması.. 'beni de dinleyen birileri var' diye gelen güven...
Unutturur suskunluğunu, uzaklarda kalanlar içilir yudum yudum.. Öksüzlük, gurbetin garipliği sıyrılır kınından...
Şiir, böylesi bir arkadaşlığı gerçekçi biçimde ve en samimi dille çok başarılı anlatmış... Hikayesini de dinlemek istiyor, okuyanlar eminim..
Kutluyorum Rahim Bey, değerli dost..
Bir vefa örneği sergilemiş hazin bir geceyi ve şair dostun isteğinin yanı sıra bunun bir veda gecesi olduğu bilinci ve hüznünde geçirmenin acısına tasavvur etmek dahi katlanılmayacak derecede büyük acıdır...
Acını, vefanın, hüznün mısralarında ağırlıklı olduğu güzel şiiri Kutluyorum Sayın Akdora... Saygımla...++
TÜM YORUMLAR (9)