Son Kızıl
Eksik hayallerimin derdiyle yükseklerdeyim.
Bir tarafım uçurum, bir yanım sessiz.
Yüreğim mi kopacak ne!
Bilmem, yorgun düşlerimden mi,
yoksa hicranımın büyüsünden mi?
Uğur böcekleri gibi hem dorukta,
hem yalnız, hem özgür
Olmuşçasına uçuşur ruhum tek başına.
Haykırışlarımın yankısı dönerken bedenime,
Buluşup o sesle gelir, "üzülme" diye.
Dik yamaçlar misali sarp, keskin, öfkeli,
Benziyor kalbim, tutunacak bir yeri yok, uzatılan bir eli.
Kopuyor fırtınalar, yıkılıyor seraklar,
Sanki beynimin içindeki,
uçururcasına herşeyi,
Ufukta kalan son kızıl,
kaybolurken temaşamda.
Duygularım yorgun, hislerim dalgın o anda.
Karanlıkların derinliğinde,
yönümü gösteren işte " o " yıldız.
O kadar uzak, o denli yakın, o kadar fedakar.
Dönüyorum işte, ruhum ayrı yerde,
Benliğim kopmuş,
"Zaman" da ne? Kainat durmuş.
Derinlerden, bir şeyler solmuş.
Yürümek mi zor? Yukarıda bıraktıklarım mı yoksa?
Dayanabilir miyim sanırsın, ey karlı koca!
Sanki kızmış da kararmış,
o dev sehabları,
Razıyım, yeter ki ver aleme bu damlaları.
İçsin de yeşersin, cana kuruyan can'ları.
İsmail Avcıoğlu
Kayıt Tarihi : 26.1.2023 11:49:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bir dağcı'nın duygularını tasvir etmesi.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!