Şizofren Hatıraların Bölüm 1 Sevda Şiiri ...

Ömer Altun 2
1

ŞİİR


35

TAKİPÇİ

Çok zaman sonra nazlı bir Mayıs sabahının limon çiçekleri kokusunun da bir kahvaltı masasında açtım gözlerimi. Dudaklarımın çoraklığı incecik parmaklarımın hatlarını asayişini bitirdikten sonra geçmiş günlerin yorgunluğundan ve gelmeyecek olan ümitli günlerin mecalsizliğinde masada duran ince belli yalnızlığa uzanır iken ilişti bakışlarım ahudan ürkek olan bakışlara. Sükût avazının asırlık rıhtımında kelebekler göç ederken kalbimiz sıratında evvel ruhumu harladım dudaklarının yangınında sonra cesedime el uzatıp sırtladım cümle gam ve elemini.

Usul usul ayrılır iken masadan derme çatma zihnimde gam elem ve nedamet hançer kesiği baharının ilk günlerinde sararan yapraklar ve sislenen gün zevcinde vakit ilerledikçe irkildim bir sala sesinden. Bahçede doğranmış binlerce gelincik çiçeği son nefesini verirken katre katre kan ağlayan binlerce mor kanatlı kelebek hıçkırıkları mateme bürüyordu su izan bahçesini. İç çekiş ve genzimde yerleşke kurmuş cümleler ile bir köşeden sessizce izler iken bir ağır yükseldi topraktan arşa sevda öldü vefa öldü bilendi hasret diye. Dizüstü çöktüğüm yerden dizlerimin titreyişleri doğruldum birkaç adım attıktan sonra o esrarlı bakışlar düşler âleminde ellerinde bir demet limon çiçeği ile karşıladı beni sendeledim evvel sonra gönlüm üzerine düştüm yere. Aralıksız bakışmalar ve yangınlardan sonra tanımadığım şehrin kumsalında sevda üzeri adımlar atar iken irkildim. Avuçlarıma sinen yana yana hasretliğin ateşi çehremde imbat yelleri serinliğinin tadına hazmeder iken parmaklarım ile parmaklarına sevda masallarını okuduğumu fark ettim. Toplaşan bulutların uğultusunda çehremden tebessümleri hüznümü silip bak burası Saidia kumsalı bu topraklar sömürülmüş Cezayir. Sükut buhranında katı yakıtlar ile çalışan makinelerin heyecanı gibi seslenen kalbimi teskin etmek için peki ya Kasbah şehri neresi? Diye sula ettim. Pamuktan narin elleri ile uzamış saçlarımı sağ tarafa düzelterek sakalların içinde menekşe kokusu arar gibi bir telaş ile orası gönül akdimizin kıyıldığı Fas şehirlerinden. Gözbebeklerinde uzun saatler geçirdikten sonra bazen fransızca bazen Arapça bazen de İspanyolca kelimeler ile hasbihal ettik. Mevzu şiirler olunca daima Osmanlıca lügatini kullandık. Avuçlarımdan tutup gözlerime bakıp hatırlıyor musun bana bu mısrayı Kasbah şehrinde il kez saçlarımı örer iken okumuştun.



İsmin çınlamaları uzaklaşmıyor gönlüm eşiğinden

Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta