Bende âşık oldum Ofelya
Ama senin bildiğin aşklardan değil.
Ne platonik ne de imkânsız bir aşk.
Mesela ne teninin kokusunu bilirim.
Ne kaşını ne gözünü,
Ne de öfkesini…
O benim hayalimde şekillendirdiğim,
Esmer adamım…
Biliyor musun?
Elleri nasırlı mesela,
Sonra kitap okumayı seviyor.
Ama vakti yok, o yorgun, ben ona roman okuyorum.
Bir de hüzünlü bir keman eşliğinde.
Ben fazla çay sevmem, Ofelya,
Kahveciyim, sadece o çay seviyor diye.
Bende çaya mahkûm oldum bazı bazı zamanlar.
İşte o vakit elime kalemimi alıp,
Onu yazdım sayfalara.
Arada tuvalin karşısına geçip,
Bakışlarını çizdim, yüreğimden.
Ah Ofelya!
Bir de kavga ederiz arada.
O bana saçma sapan konuşur.
Bende küser, günlerce konuşmam.
O peşimde dolanır,
Ben yüz vermem.
Ama gel gör ki;
Onun sesini duyan bir tek benim.
Sahiden gerçekte sesi nasıl onu bile bilmiyorum.
Yani Ofelya senin aşkından hiçbir farkı yok aslında.
Ben hep sizlerden dinledim,
İşte; filmlerden, şarkılardan ve tabi ki romanlar.
Onlar bana yetti.
Sızlanma Ofelya, sızlanma!
Sanırım aşk güzel bir şey.
Bak olmayan bir aşk bile yüreğimi ağlattı her zaman.
Kimisi huzurdan, kimisi kıskançlıktan, kimisi yokluğundan.
Sonra Ofelya yerinden kalktı ve yavaşça salonu gezdi. Salondaki duvarda bir şövalye ve üzeri örtülü tuval. Örtüyü kaldırdı, altında yüzü olmayan ama bakışları keskin karakaşlı bir adam. Yorgunluğu gözlerine vurmuş. Yanağında Nil’in kırmızı boyalı el izi ve gözyaşı gibi akmaya devam eden keskin kırmızı boya…
Nilüfer Albayrak
Kayıt Tarihi : 13.5.2025 23:51:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!