Köygerçeği / Bölüm 5: Dere Kıyısında Mendil ve Sır
Gecenin içinden süzülen ay ışığı, derenin kıvrımlarına gümüş bir yorgan serdi. Taşların üzerine düşen serinlik, gündüzden kalan hayalleri soğutuyordu. Ve işte, derenin kenarındaki taşta, zamanın bıraktığı bir mendil vardı. Ucundaki işleme, sabırla dokunmuş bir bekleyişin şiiriydi.
Kimse onu oraya bırakmamıştı aslında. O mendil, yürüyüp giden bir sessizliğin arkasından usulca düşmüştü. Ne rüzgâr alıp götürmüştü, ne de su yutmuştu; çünkü bazı anılar yerçekimine karşı koyardı.
Suyun sesi gecenin tek anlatıcısıydı. Her damla, bir hikâyeyi alıp kayalıklara çarpıyor, sonra yankısızlığa karışıyordu. Ve mendil, bu sessiz çırpınışların tanığıydı — ne düşmüştü, ne kalmıştı. Sadece oradaydı
Bir bakışki açıyor gönül muammasını,
İki sevdalı kalbin en gizli yarasını,
Bir bakış ki kudreti hiç bir lisan da yoktur,
Bir bakış ki bazen şifa, bazen zehirli oktur.
Bir bakış, bir aşığa neler anlatır,
Devamını Oku
İki sevdalı kalbin en gizli yarasını,
Bir bakış ki kudreti hiç bir lisan da yoktur,
Bir bakış ki bazen şifa, bazen zehirli oktur.
Bir bakış, bir aşığa neler anlatır,