heykeltraş
salt taştı yonttuğu...
yürek şiire akınca kelimeler konuştu
Aşk meclisi
Yüzüne örnek mah-ı taban. Zülfüne nezir rengi katran,
Hurma saçan dudağından nasipsiz kaldım,
Mucize gibidir ikrar eylemişler ehl-i irfan.
*
Dışlanmış yüreğim
Biz meyve siz ağaç değiliz dört koldan bizi kesemezsiniz,
ambarda tütün değiliz kaçak bezirgân gibi alıp satamazsınız,
Biz alnınızdaki tükürük değiliz alçak elinizle silemezsiniz,
*
Gitme
Kurban gamda boğuldum, boğuldum gamda kurban,
Zindan olmuş köşküm, köşküm ruhuma zindan.
*
Nereye dek ağıt ney, ağıt çığlık çalar ney?
hemişe
Senden uzakta divane olurum burada avarım,
Gidişin ateş gibidir gitme yakar, kör olur didarım.
*
Pervaneyim pervasız kalır başım sensiz olunca,
MÜLÛK
Kâinatla beraber gelin olmuş bu dünya,
Daha bulamamış bir koca arar hep büyük küçük.
Dünyaya talip olma o sana olur talip,
Müşteri bulamaz pazarda tezgâhında dolu çürük.
Roj
ECRAM-I SEMAVİY içinde çakıra sultana roj.
Her canlıya nefes olur Bais-i dünya renkleridir roj.
CİLVEGÂH-I Nur’a her kim yalınız olursa,
Deli olduğundan değil yalnızlıktan dağlarda gezer roj.
Rüyan
Beni Sahralara düşürdü ok yağdırdı gözlerin,
Müjganın ordusuna yenildim, aklım gitti kaldı hayalin.
Sen Yusuf misali ben mihnet cahında bendim ,
Hep rüyamda görürüm kevkeb-i ruhsarın rahşanın.
şarlatan dil
Bu zamanda kulak verme yalandır hutbe- i hatip,
Çok yakında döner çarkımız satar cübbesini mey için.
Vaaz verir ateş gibi çıkan dilinden her söz,
Soğuk kanı bilen kar etmez şer kokar çıkan her söz.
Şew çıra
Al yanağın siyah zülfün içinde,
Nur misali gece şevk olur çırada.
Kaşlarına secde getirmiş güneş,
Geceyi görür zülfün savrulunca rüzgârda.
Üçlük
Gider üçü bu dünyada eremeden muradını,
Âşıklar bir, ozanlar iki, üç her defasında satılan Kürdistan,
*
Üç şey bu devirde şöhret nam bırakmadan gider,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!