Elektrikler kesilince aile fertleri hep birlikte oturup sohbet eder salonda hani. Ve ışıklar tekrar geldiğinde herkes dağılır birden. Bazen insanları bir arada tutan şey göbek bağları değil, karanlık olur ne garip…
Sana da olur mu bilmem
Ara ara yoklar hani, geçmiş sancılar seni
Bir hatıra vardır ki, tehdit gibidir beşeri zihnine
Çetin bir mücadele başlar, o vakitlerin anımsanmaması için
Bilirsin ki o anı fikrine teşrif ederse, aklın başından gidecek!
Huzur çok uzaklarda, ötesi berisi sensin bu takvimlerin
Yüreğime her yol sen, her yol hasretin
Dışarıda iklim değişse ne olur değişmese ne
İçeride hep hazan…
Bana, “Neden baharlar bizi sızlatıyor?” diye soruyorsun bir de
Annem hıdrellez, babam şaka gibi
Gülme ama sahiden doğum tarihlerinden bile belli
Nisan ile Mayıs’ın birleşiminden dünyaya gelmek adamı acıtır elbet!
-ki acı babadan oğula geçer…
Saltanatını sürer hüzün, bu canda!
Bir tuğla, ancak kalenin duvarlarına katıldığında güçlüdür. Tek başına, kolayca kırılır. Mutluluğun savunulduğu surlardan koparılmak ise, o tuğla için tam bir yıkımdır!
Steril bir savaş bu aşk, bize dair
Beyaz eldivenleriyle icraatta süvarilerimiz
Titiz oldukları için canımız yansa dahi, derinlerimizde itidal hâkim
İyi olan şu ki, ölsek de kirlenmeyeceğiz!
Fakat ne olursa olsun zapt edilmek istemiyoruz ikimiz de
Hatta savunmamızın direnci kırılmasın diye
Sürekli güçlendirmeye çabalıyoruz duvarlarımızı, hayal kırıklarımızla
Oysa duvarda gedik açılması demek, taşların da incinebildiğine bir örnek
Ne yani, sence de öyle değil mi?
Yıkıldık birbirimizin üzerine işte sonunda, yorgun düştük
Bana, “Neden baharlar bizi sızlatıyor?” diye soruyorsun bir de
Kışın neden olduğu bütün hasar ortaya çıkıyor çünkü
Ömrüme verdiğin zarar, bana sağladığın faydalardan daha çok
Haklısın sana ne desem az, öyle çoksun ki bende
Çok güzelsin mesela, tüm hücrelerim de bunun farkında
Peki hazır mısın azalmaya, yaşam kaynağından da olmaya
Uzaklığını bir kez de gözlerinde gördüm
Bana dönmemeni de çok iyi anlıyorum artık
Kimse cesetlerini toplamak için savaş alanına geri dönmek istemez
İkimizin bakışları arasında kilometrelerce mesafe var
“Sana bu can feza, seven ne yapmaz?” mı diyordu o şarkı
Yanılabilirim sözlerde ama sevmek zarif bir zanaattır gerçekten de
İnsanüstü bir emek sarf etmelisin gerekirse
Ben mi, sevmedim desem gönlüm beni taşa tutar
Lakin kendimi kazansam da seni kaybettim, elden bir şey gelmez
Uzansam da sana, dokunmak mümkün olamıyor maalesef
“Ay da tutuldu defalarca güneş de
Senin ellerin neden, el yakıyor böyle?” desem
Buna doğa kanunları bile itiraz etmez!
Yenildin ve gittin…
O meşhur Kızılderili özdeyişinde bahsedilen son ağaç öldü
Son balık da boğuldu kendi sularında
“Greenpeace’e gösterelim balıklarımız kaç santimmiş öğrensinler
Hazır mısın? Bir… İki... Üç, hadi şimdi…” gibi duyarlı kampanyalar
Başladı ve bitti…
Asla besin maddesi sanılmamalıydı ihtiras, Kızılderililer çok haklıydılar
Son kale zapt edildi, düştük ikimiz bir’den
Yenilen sendin ama benim de kazandığım söylenemezdi
Sistem erişilemiyor şuan ama birazdan tekrar başlatılacak
İki nefesimiz daha varsa eğer birlikte alacağımız
Hazır mısın buna sen bütün içtenliğinle, söyle hadi kim duyacak!
Tabiat sussun, söyle bizi kim durduracak!
Susun sen, benim dünyamın dörtte üçü değil hepsi sensin
Ey zıtlıklardan dizayn edilmiş tabiat şimdi hepiniz susun!
Ve sen sevgilim, hadi beni kalbindeki harçtan yarat!
Özgür GümüşsoyKayıt Tarihi : 15.4.2020 21:27:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!