Zaman adını unutmuş
bir düş
sokağın sisinde,
gürültüsünde yürür.
Kimlik,
ayna kırıklarında parçalanır,
sessizliğin kıyısında kaybolur;
bir söylediği, diğerini bozan
yalpalanan bir ses.
Unutuluş,
belleğin en derin kuyusunda
çırpınan bir çığlıktır aslında,
duyulmaz ama hep oradadır.
Sessizlik,
dilin ötesinde
anlatılamayanın tercümanı
sözün bittiği yerde
başlayan bir anlamdır.
Sonbahar yaprakları gibi
düşer varlıklarımız;
toprağa karışır
bir sonsuzluk rüyası gibi.
Bizler,
zamansız bir bekleyişte
kendi içimize döneriz;
kendimizden geçerken
varoluşun hüznünü taşırız.
Gölgeler uzar ardımızda,
rüzgâr savurur geçmişin izlerini.
Her adımda biraz daha eksiliriz,
zamansızlığın içinde siliniriz.
Sessizlik çöker içimize,
kelimeler yorgun ve suskun.
Her nefes bir ağıt olur,
geçmişin sisine sarınır.
Zaman usulca akar,
kırgın düşlere dokunur.
Her an yitip giden bir nefes
sonsuzlukta kaybolur.
S.GÖL
Kayıt Tarihi : 29.7.2025 08:14:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!