İki şehri var gecenin, biri gözümde
tütüyor, birinin dumanı üstünde yağmur
gibi çöken siste, bana bu uykusuz
şehri niye bıraktın, göze alamadığım
bir şehrin yerine bütün şehirlerdesin,
gece değil istediğin hayli karanlık
bakışlı bir şehrin gözleriyle çarpışmak
Söyleşir
Evvelce biz bu tenhalarda
Ziyade gülüşürdük
Pır pır yaldızlanırdı kanatları kahkaha kuşlarının
Ne meseller söylerdi mercan köz nargileler
Zamanlar değişti
Devamını Oku
Evvelce biz bu tenhalarda
Ziyade gülüşürdük
Pır pır yaldızlanırdı kanatları kahkaha kuşlarının
Ne meseller söylerdi mercan köz nargileler
Zamanlar değişti
Sıcak bir ses; yumuşak bir doku söz konusu. Ancak, solucan gibi kıvrıla kıvrıla gitmiş dizeler. Şiir olarak beğenmedim. Duygu ve imgeler daha farklı işlenebilirdi. Yine de saygılar.
'...bu sessizliği kim bıraktıysa, göremiyorum
konuşkan gözlerinde tek sözcük bile...'
bu dizelere baktığımızda bir karmaşanın yanı sıra çelişki de yok mu sizce? Cümlelerin dizilişini, artık cümlelerin bir sonraki mısrada diğerine ulanmasını şekilsel bir estetik için mi yaptınız, yoksa şiiri bu sayfaya başkası geçti de hatalı bir yazılım mı oldu bilemiyorum fakat şiirde ki derinleştirilmeye çalışılan anlamı daha da bulandırmış..
Selçuk bey sığ felsefe yapmayın şiir güzelmi? değilmi? gevelemeden konuşun fikriniz korekt olsun.. anlayalım.. iki tarafa şirin gözükmek olmaz...
Meselesini farklı anlatmaya çalışmış ama olmamış.. bence bu şiir değil.. benim anladığım şiir, bu şiir değil..
şehir gibi ayrılıktan kavuşmuyor gözlerim:
Biri hepimizle gözgöze gibi hala uykusuz,
biri sis içinde kirpiklerine kadar açık,
bu sessizliği kim bıraktıysa, göremiyorum
konuşkan gözlerinde tek sözcük bile,
gözlerimiz birbirine değmiyor gecenin iki şehrinde
.?
Anlamsız bir düzyazıyı değişik noktalarından bölerek alt alt yazmayı şiir diye kabul edersek ,buna da şiir demek zorundayız.
Ama............
Bunu belki şiirden anlmayan bizler deriz de ,şiir sanatının ustaları olan seçici kurul yiyip de buraya şiir diye koyar mı bilmem......
Saygılarımla
Fikret Şahin
Haydar Ergülen'in şiirleri var. Hatta iyi şiirleri de var.
Keşke onlardan biri olsydı burada. Biz de rahat rahat tahlil edip yorumlarımızı, eleştirilerimizi yazabilsydik.
iyi ki var iki gözümüz!..y
oksa nasıl bakacaktık birbirimize!?sen bilmiyorsun,ben sokağından geçiyorum leylim vakti..horozlar ötüyor sevincinden
sen niye çıkmıyorsun pencereye
astığın sardunyalar yaprağında...
iki satır da ben karalayayım dedim
gözler, geceler, sevdalar üstüne
deyin ki bir masaldır bu
deyin ki bir gerçeğin kör cümlesi
yarısını üste yazmışım,yarısını alta
koymadıktan sonra nokta
virgülü ne edeyim..virgül sevgilimdi
onu unuttum adını bilmediğim şehrin sokağında...
:))))))
bu da benden olsun,şimdicik karaladım gitti...ne nesire benzer,ne de şiire!..olsun beh!..
kutluyorum,saygılarımla...
Ha, bu arada, bu sayfaya bir şeyler yazarken açıklamaları bile açıklamak gerektiğini öğrendiğim için şu kadarını söyleyeyim, aşağıdaki yorumumda Haydar Bey'i rahatsız edecek en küçük bir ima yok, bilakis övgü vardır...
Bize okutulan masallar der ki: Amerika kıtasını ilk keşfeden Kristof Kolomb olmakla birlikte o yeni bir kıta keşfettiğini anlayamamış, daha sonra bu yüzden kıtanın adı Kolombiya olmamış, Amerigo Vespucci daha uyanık olduğundan Amerikanya olmuştur...
Ne?
Niye öyle bakıyorsunuz? Tarih anlatmıyorum. Şiiri tahlil ediyorum. (Tabii devam ediyorum sonra...)
Sorun şu: Bu durumda kim Kolomb, Kim Amerigo oluyor? Yoksa hepimiz Kızılderili mi oluyoruz?
Muhtemelen 24 saat içinde (24 saat sonra hala bir ben varsa elbette) cevabı bulmuş olacağım. Bulursam paylaşacağım elbette...
Bu şiir ile ilgili 35 tane yorum bulunmakta