Ve işte eylül...
Biraz eksik çokça fazla sözler gibiyim.
Fazla eksik kalır.
Hangi yol beni sana getirmez ki!
Uzaklaş diyor aşktan annemin sesi.
Seni görsem de özlerim.
Pişmanlık ile ölüm arasında gidip geldiğim zamanları doldurup oturduğum taştan sana seslendiğim gece:
Ölmüştün sen.
Dedim, benim sesim de sözüm de sensin.
Yeter, ben yoruldum.
Al beni yanına,
senin istediğin taşa oturalım,
Kalbi kırılmış kadın bilir toprağın bir rengi de mavidir.
Denizler gün batımı giyinmiş, dalgalar hırçın ve kızıl.
Bulutlar denizi kesiyor ve ellerini.
Çocukluğunun uçsuz bucaksız maviliği neden siyaha bürünmüş?
Kağıttan yapma gemilerle bu suyu kim geçmiş ki?
Dalgalar mı çaldı kayığını?
Ne zaman biraz mutlu olmaya çalışsam
Hüzünlenmiş bir kediyi bulutlara bakarken görürüm.
Kedilerin bir kalbi yok, küsmek için, diyor.
Ama benim de kırılacak bir kalbim yok ki,
Ezilir belki ama kırılmaz ki.
Hüzünlenmek için dolunayı görmeye gelmiş kediler ezsin kalbimi.
Bugün ayrılığa yazılmış şarkılar dinledim
biraz arabesk diyeyim
sevmiyorsun belki
ya da seviyorsun, bilmiyorum
belki sormam gerekiyor
öğrenmem gerekiyor belki
Ömür ömürle kapanıyor
gün gün ile
kendini tekrar eden insan kendisi ile
ne çok şey kapanıyor hayıflanacak
ama kapanması güzel şeydir yaranın
ayın güzelleştiği geceler
Kalbi ürkek kuşlar gibi insanın
güvenmek isterken
kendine bir mekân arar durur
kimin penceresine konacağını bilmeden
aramak kendini bulmaktır biraz
yarım kalanı tamamlamak
Yavrusunu koklayarak seven bir at
Nal sesleri
Kırılmış bir ova
Seizmalar
Fay hatları uçurum
Sesimi uzak kılan nehir hırçın akıyor
Sen böyle maviler içinde nur saçıyorken,
Ruhuma dinginlik iniyor.
Güneş, mutluluk serpiştiriyor çamurla oynayan çocukların gülüşüne...
Sirius neden sönük kaldı gözümde?
Yoksa güzelliğini kıskanıyor mu?
Eğer öyleyse söyleyin:
Uyansam beyaz bir sabaha,
Kar yağmış olsa, diyor biri...
Ne kadar masumsun, kalbim tutuldu inan.
Böyle işte, zamansız ve yersiz.
Benim adım Temmuz
Bana böyle geliyor mutluluk
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!