Şiirleri Düşürürüm Peşine
Biliyor musun, kalbim bir dağ yoludur, sessizliğiyle ürküten,
Geceleri içime çöken ağırlık, yıldızların bile taşıyamadığı
O derin yalnızlıktır.
Ne zaman gözlerini hatırlasam, taşlar aydınlanır, yollar konuşur,
Çünkü seninle başlayan her cümle
Bir çocuğun avuçlarında sakladığı sır gibi masumdur.
Ben buradayım, rüzgârın uğultusunda,
Kaybolan sesleri toplayarak,
Birkaç kırık kelimeyle sana uzanıyorum.
Her adımımın altında çınlayan taşlarda sen varsın,
Her gölgenin kıyısında saklanan yüzünde
Ben kendi yüzümü bulurum.
Sana yazmak bir dua gibidir,
Bir şarkı, bir ağıt, bir suskunluk,
Bazen acıyan dizlerimin üstünde yükselttiğim
Küçük bir çocuğun duası gibi saf…
Sen gittin ya, işte o gidişin
Yeryüzüne karanlık serer, gökyüzüne yalnızlık.
Ah, bilsen…
İçimde kırık bir saatin tik takları var,
Her vuruşunda seni geri sayar, seni bekler.
Yüzümdeki çizgilerde yolun izleri,
Ellerimde titreyen bir özlem…
Ama ben bıkmam, yorulmam, düşsem de kalkarım,
Çünkü senin adına yazdığım her satır
Beni yeniden diriltir.
Bir gün dönersen,
bilesin ki yollar sana hazırlanmış olacak,
ağaçların dallarında sakladığım kelimeler
sana selam duracak.
Çünkü ben yalnızca seni beklemedim,
seninle büyüdüm, seninle yaralandım,
seninle tamamlandım.
Her sabah, pencereme vuran ışığı
senin sesin sanarak uyanırım.
Gözlerimi araladığımda
boşluğun yüzüme çarpar,
işte o an öğrenirim yokluğun ne demek olduğunu.
Sen yoksan, hiçbir şey yerli yerinde değildir,
şehirler ıssız, kalabalıklar suskun,
gökyüzü gri bir yaradır.
Kimi geceler kalemi elimden düşürürüm,
çünkü yazacak kelime bulamam.
O zaman anlarım ki sen kelimelerin kendisisin.
Kağıt sensiz beyaz bir mezar taşına döner,
mürekkep sensiz kurur,
ben sensiz kururum.
Sana söylemek istediğim binlerce şey var,
ama her biri içimde düğümlenir.
Bir anne duası kadar temiz,
bir çocuğun bakışı kadar yalın,
bir yaralının çığlığı kadar derindir.
Ne zaman gözlerim yaşla dolsa
adını fısıldarım,
çünkü senin adın içimde açan tek çiçektir.
Ve bil ki,
ben seni unutmaya çalışmadım hiçbir zaman,
çünkü unutsam bile,
unutmaya çalıştığımı sana anlatmak için
yine sana dönecektim.
Benim yolum sana çıkar,
benim suskunluğum sana konuşur,
benim kalbim seninle atar.
Geceleri yıldızlara bakarım,
onların arasına adını yazarım,
belki sen de gökyüzüne bakarsın diye.
Belki o an, aramızdaki mesafeyi
bir ışık yılına sığdırırız,
belki kalplerimiz aynı anda çarpar
ve sen hissedersin içimdeki yangını.
Biliyor musun,
insan en çok sustuklarında yorulur.
Ben sana söylemediklerimin ağırlığını taşıyorum.
Omuzlarımda bir dağ,
gözlerimde sonsuz bir yolculuk.
Her adımda seni çağıran bir yankı var,
her suskunluğumda sana yazılmış gizli bir şiir.
Bazen düşünüyorum:
Eğer sen olmasaydın,
ben hangi kelimeye sığınırdım,
hangi rüzgârda serinlerdim,
hangi dua ile dirilirdim?
Sen, benim için varlığın ötesinde bir varlıksın,
yokluğun bile beni büyüten,
beni acıyla yoğuran bir sır.
Çocukluğumda düşlerime inen gölgeler
hep seni işaret ediyormuş meğer.
Ben o günlerde bilmezdim
bir insanın gözleri bu kadar derin olur,
bir insanın gidişi bu kadar ağır olur.
Sen bana kalmayı öğretmedin belki,
ama ben gitmenin acısında
sana bağlı kalmayı öğrendim.
Şimdi bir şiir gibi yürürüm,
sokakların taşları ayak izlerimi ezse de,
her adımımda senin adına yükselirim.
Benim için yol demek sen demek,
benim için gece demek sen demek,
benim için hayat demek yalnızca sen demek.
Bir gün yollar kesişirse yeniden,
sana anlatacağım bu sessizliği.
Kalbimin kaç geceyi uykusuz,
kaç sabahı eksik,
kaç mevsimi kimsesiz geçirdiğini
bir bir söyleyeceğim.
Belki sen bana bakarken
hiçbir şey söylemeyeceksin,
ama ben gözlerinden anlayacağım
bütün gidişlerin, bütün dönüşlerin
aynı anda içimde çarpıştığını.
Ben sana kırgın değilim,
yalnızca eksik kaldım.
Bir parçan hep bende,
bir parçan hep yolda,
bir parçan da o günlerde kaldı
sararmış defterlerin arasında.
Ama bil ki,
senin adınla açılan her yara
benim için kutsaldır.
Şimdi ben sana yazıyorum,
kalemimden dökülen her satır
sana doğru kanat çırpan bir kuş gibi.
Ulaşır mı, bilmem.
Belki sen hiç okumazsın,
belki adını taşıyan bu satırlar
bir yabancının masasından yere düşer.
Ama ben yine de yazarım,
çünkü yazmak seni yaşatır.
Ve sen uzaklara da gitsen,
adını değiştirsin yıllar,
yüzünü örtsün zaman,
ben bilirim ki
kalbim seninle aynı göğe bakıyor.
İşte o yüzden,
ne olursa olsun,
hangi yol seni benden uzaklaştırırsa uzaklaştırsın,
hangi şehir sesini benden gizlerse gizlesin,
hangi kader adını benden saklarsa saklasın…
Nereye gidersen git şiirleri düşürürüm peşine.
Hüseyin Erdinç
Kayıt Tarihi : 6.9.2025 07:47:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!