Tesbih tanesi gibi ilmik ilmik dizilir sözcükler,
Rüzgarlar çocukluğunu fısıldar kulağına.
Kaldırımların boynu bükük,
Gözyaşlarının karşısında, bulutlar el pençe divan.
Düşe kalka koşuşturur ruhu,
Küçük dev adamın ardından...
Boynunu bükmüş emektar ceviz ağacı,
Kanlı ellerle dokunamamış yapraklarına...
Boyası dökülmüş odalarda,
Yasta tüm şiirler...
Ruhlar onunla beraber terk etmiş evleri,
Sessizlik boğmuş tüm şehri.
Çare kalmamış yüreklerde,
Turnaların kanatlarına binip gitmiş umut...
Şiirlerinin omzunun üstünde baş kalmamış,
Çıkmaz sokaklarda boğazlamış şiirlerini yalanlar...
Uzatmışlar dar kaldırımlara leşini,
Etrafında dört dönmüş küçük dev adam...
Ağzından karanlıklar püskürtüp,
Korkutmuş Kaz Dağları'nı.
Doğa ölüm orucunda,
Sevişmez olmuş arılar çiçeklerle...
Küçük dev adam evlerin çatılarına basa basa ilerlerken,
Kokular yayılmış geçmişinden her yere...
Mezar taşları her bir dönemecinde,
Şiir çocuğun leşi ise ellerinde...
Kurumuş dudakları,
Karanlığında ay bile terk etmiş onu...
Bir gün bir şiir çocuk varmış;
Küçük,
Dev,
Adam,
Yalanları ile,
Yutmuş onu...
Kayıt Tarihi : 24.11.2017 03:25:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!