Sıfırdan Kadin
Bugün bir kadın anlattı…
Bense dinledim, susarak.
Çünkü onun her kelimesi
benim içimde bir suskunluğa dönüştü.
Anlattıkça kırıldım,
suskunlaştıkça dağıldım.
Her cümlesinden bir harf alıyordum,
çünkü o harfler artık kendini aşmak için
bir darağacı arıyordu.
"Ben,” dedi kadın,
“harcanmış bir çocukluğun
bana bile ait olmayan hikâyesiyim.”
Kimsesizliğin ortasında büyümüş,
kimsesizliğe bile isim koyamamış.
Kendi gölgesini bile tanımadan
güneşe doğru yürümüş.
“Ben,” dedi,
“güçlü değil,
güçlü olmak zorunda bırakılmış biriyim.
Hayatın tokadını yediğim her yerde
kendime sarılıp yeniden kalktım.
Ve her kalkışım, bir vedaydı içimdeki masumiyete.”
Sustu.
Ama o sustukça ben duydum.
Çünkü insanın en çok sustukları anlatır içini.
“Biliyor musun,” dedi sonra,
“ben kaç kez sıfırlandım,
sadece ben bilirim.
Sadece ben ve
sıfırdan kaç kere başladığım hayata attığım her ilk adım...
Ayaklarım kan içinde kaldı ama yürümeye devam ettim.”
Dışarıdan dağ gibi,
içeriden çocuk kadar kırılgan bir duruş.
Saçını okşasalardı ağlardı
ama hep sırtını sıvazladılar.
Ve en çok da
“dayanırsın sen” denilen yerlerden kırıldı.
Kadın anlatıyordu:
“Ben geceyi en iyi bilenim.
Çünkü içimde her gece,
gözyaşlarımı yutarken ezberlediğim karanlıklar var.”
Gülüşlerini bile
hayatla savaşarak kazanmıştı.
Her tebessümün altında
on yıllık bir acı birikimi,
her bakışında bir veda saklıydı.
Ve ben,
o kadının gözlerine baktığımda şunu gördüm:
Bu dünyada hiçbir yara,
bir kadının kararlılığından daha derin değil.
Ve hiçbir acı,
onun içindeki kız çocuğunun susuşu kadar sessiz çığlık atamaz.
Onun hikâyesi sadece yaşamak değildi
dimdik durarak, susarak, savaşarak
kendine bir hayat oymaktı.
İçinde umut değil,
direnmekten yapılmış bir kalp taşıyordu.
“Ben artık,” dedi sonunda,
“kimseye anlatmam kendimi.
Çünkü kimse duymuyor suskunluğumu.
Ben kendime yettim.
Ve bir daha yıkılsam da
yine sıfırdan doğarım.”
Ve ben anladım:
Bu kadın,
bir romanın baş kahramanı değil,
bir şiirin dizesi değil
bir medeniyetin susmuş çığlığıydı.
O kadın,
gözyaşlarını gömmüş ama izlerini silmemişti.
Ve her sabah,
aynaya değil,
kendine verdiği söze uyanıyordu:
“Bugün de güçlü olacağım.”
O yüzden bu hikâye,
bir şiir değil aslında —
bir suskunluğun yankısı,
bir kadının içinden doğan
sessiz ama yıkılmaz bir dağdır.
O kadının ağzından çıkan
tek cümleyle bitireceğim:
“Ben kendimi ağlayarak değil,
yeniden doğarak büyüttüm.
Ve hiçbir şeyin beni yok edemediği bu hayatta,
en büyük zaferim,
hâlâ sevgiyle bakabiliyor olmam.”
Mehmet bildir
Mehmet BildirKayıt Tarihi : 16.7.2025 22:09:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!