Ne Beyhude bir aşk bu,
Ne sevda ki bu başımda,
Gün ışığında yolumu kaybettim,
Ay ışığında var olan umudumu.
Ne beyhude bir aşk bu,
Dün gece mantıcı Zehra teyzeye gittim,
Masamızı güllerle süslemişti yine,
Ve dün senin doğum günündü,
Ama yoktun koltuğun bomboş kaldı öylece,
Doğum günü hediyeni boş koltuğuna bıraktım.
Seni unutmak istiyorum,
Açmadan kuruyan çiçeğimle,
Seni silmek istiyorum,
Yazdığım şiirde, şarkıda.
Seni unutmak istiyorum,
İSTANBUL’U SEVDİM
Sirkeci Gar’ından Eminönü İskelesine yürürken
Kara trenin acı acı çalan korna sesini sevdim.
Balıkçı tezgahların ekmek arabasını,
Yamalı ama bereket kokan önlüğünü,
Ay ışığı bir derman gibi sarar bedenimi,
Gecenin sessiz karanlığında,
Şarkıların her mısrasında, hicran dolu
Saatin her dakikasında hüsran var,
Ne kahırlar dolaşır etrafımda, tarifi imkansız.
Geceleri karanlık boş sokakları dolaştım,
Ve yalnızlığımı paylaşacak bir dost aradım,
Paylaşmak istedim yüreğimdeki acıları,
Sevincimi, kederimi.
Paylaşmak güzel şey, güzelim,
Bakmaya kıyamadığım gözler ağlıyor,
Yanaklarından süzülüyor yaşlar,
Kimsenin bilmediği derinliklere,
Gökyüzü bile ağlıyor bu akşam,
Bulutlar eşlik ediyor, bu tabloya.
Gökyüzünden yere düşen,
Bir yağmur damlacığı gibi,
Düştüğüm yerde ağlarım,
Rüzgar vurdukça suratıma,
Dağılır dalgalı saçlarım.
Askere giderken söyleseydin,
Çantanı ben hazırlardım,
Ayrılık töreni diye, feryadım,
Boynuna sarılıp ben ağlardım.
İzine geldiğinde haber salsaydın,
Varlığın bir dert, yokluğun bin dert
Sen var ya sen, çözülmeyen problemsin,
Anlamak istiyorum, ama anlayamıyorum,
Ne olursun dinle beni.
Sana açıklamak istediğim bir şey var,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!