Mavi esen gözyaşları vardı
yelkenlide...
her damlası bir vaha daha gömerdi
yüreğine...
Mavi gören umutları vardı
Güneş görmeyen karanlık sokaklarında
Sevginin dizlerine kapanmış ağlamaklı bir çocuk yüzü,
Güneşin alacakaranlıkları aydınlıklara taşıyan türküsü
Yalnızlığın dindirilmez elemiyle
Ve incir ağaçlarının bembeyaz sütünde
Ve her şeyimi adamışlığımla
Dikiliversem önüne…
Dur…
Dur yoksa kırılacak kanatların yine
Uçamayacaksın düşlerinde
Hani bulutların tadı vardı,
Tadı damağında kalmıştı
Hani rüzgâr üşütürken bedenini
Ne yazılanların kabahati artık yapılamamışlar nede okunup hatıralarda kalanların
Uyumsuz sevgi sözcükleri yetmiyor bastırmaya densizliğimizi
Gözleri çapaklı,yaşlı vapurların isyanına kulak vermek artık imkansız
Ağlar bir vakit sevgiler
demsiz içilen çay misali
Bu son şiirim
Sana ve mayası orman, ağaç kokan
Beyazını yeşilden çalan
Bin bir göze dokunan sahte tutsaklığa…
Ne başka seferi var celallenişimin ne de
Ağaçlar tomurcuklandı
Kin ve nefreti sindirdi güneş
Zemherinin gözlerinde
Sen hala uyuyor musun güzel
Elim sende oynarken rüzgar
Savrulmuş, dağılmış
_________bir yığın yaprak taşır
koskoca bir orman,
_________dikiş tutmaz bir alevdir
Düşlerim...
Bak sensiz geçti yine
Dün de bugün de yoktun
Bir gün daha bitti bak
Mumum yine fitilin sonuna dayandı
Her zamanki gibi ders çalıştım sen yoktun
Sandalyelerle köşe kapmaca oynadık, alt alta üst üste
Seni Zifir Karanlıklarda
Bir mısra şiir parçasında buluyorum
Kendimi ve seni koyuyorum
En güzel dizesine
karanlık arka mahallelerinde, şehrin
görülmek korkusuyla
Ziyade oldum ziyade
kahve fincenlarından kaçırıp telvesini
Toprağa ektim.
Tek umudum bir filizdi
Nafile, ziyade oldum
hem de...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!