Geçmişte gömülmüş ne de çok hatıralar var.
Bir sevgili mes'ut ise bir başkası ağlar,
Bir eski gönül yaresi sızlar da derinden,
Bir ok yeniden kalbi vurur dertli yerinden,
Bir damla şaraba, bir içim suya kanılmaz,
Karlı dağdan kopup gelen sel misin?
Poyrazlardan esip gelen yel misin?
Rüyâlarda gördüğüm güzel misin?
Söyle bana dilber, kimsin, nesin sen?
Şu düştüğüm derde çâre misin sen?
Devamını Oku
Poyrazlardan esip gelen yel misin?
Rüyâlarda gördüğüm güzel misin?
Söyle bana dilber, kimsin, nesin sen?
Şu düştüğüm derde çâre misin sen?
BEN, YORUMUMLA SÖYLEYECEĞİMİ SÖYLEDİM.
SÖYLEYECEK SÖZÜ OLMAYANLAR KENDİLERİNE 'AYNA' TUTMUŞLAR!..
TIPKI AŞAĞIDAKİ GİBİ!...
***
Arap Arap
28.01.2013 21:17
Hikmet bey çözmüştür belki kalıbını :)
Mustafanül Meftubül fellübün
***
Yüreği şiirle çarpan, kalbi sevgiyle titreyen, ruhu insan
olan bütün gönül ehli dost kalemlere sevgi ve saygılarımla...
Evet, Osman bey, okumadınız mı yorumu? Hezec behrindedir
...Dostlar dedim ki ey NURANİ madem Halk şairiyim, ozanım, Aşığım diyorsun böyle bir zat-ı muhtereme SES ve SOLUK olmadan gidilmez dedim ve aldım SAZI elime işte şunlar döküldü DİLİME;
…üstat SERDENGEÇTİ’ye vefa;
KILÇIK
Ne söyledinse battı birilerine
Ne geçtiyse fırlattılar ellerine
Mecliste bile doladılar dillerine
REVA MI Kİ “seni görüyorlar KILÇIK”
Senin suçun Vatanı sevmek, yüceltmek
Bozulan, kötü giden yerleri düzeltmek
Nesli hep iyiye ve güzele yöneltmek
REVA MI Kİ “seni görüyorlar KILÇIK”
NURANİ sana kondurmaz biti, pireyi
Acem’i-ARABI vız gelir bireyi
Dar eder dünyayı, yıkarım küreyi
REVA MI Kİ “seni görüyorlar KILÇIK”
Osman NURANİ/28/01/2013
'Cahil kimsenin yanında, kitap gibi sessiz ol.' Mevlana
...Mevlana; demek ki cahilin yanında sessiz kal demesine rağmen cahile uyarak onun sevyesine inmeyi ZUL saymış.
Önceki yorumuma not: yorumda açıkladığım hata, şairin değil ekleyenin hatası..
...Kıymetli Hikmet ÇİFTÇİ eline, diline, yüreğine sağlık. Allah sizin gibi güzel insanın kalemine zeval vermesin.
...bu güzelim şiir karşısında DUT YEMİŞ BÜLBÜLE DÖNENLERİN kulakları çınlasın. harika yorumlarla bizlerin yüreğine su serptiniz.
...biz cahillerin haline acıyan! gören nice CÜHELA eminim ki parmak ısırıyordur.
...sizi ve seçkiyi kutlar, SERDENGETİ'YE birkez daha Allah'dan Rahmet dilerim.
SERDEN GEÇENLERDEN BİR SERDENGEÇTİ…
- 7 -
Ver kendini, koy ver yine taptaze bir aşka!
Sevmek ve sevilmek gibi tat var mı ki başka?
…
Taptaze bir aşka yelken açmak…
Koyuvermek kendini…
İnançlı ve idealist insanlara mahsus değil.
Aşkın yolu çeşitli, aşkın yolu meşakkatli…
Buna rağmen gönüldeki aşk her ne ise onun verdiği hazzı yaşamak en güzeli.
Gerçek anlamada sevmek ve sevilmek gibi…
Bir yazar için, bir şair için okunmak ve saygı görmek; bir sanatkâr için alkış almak, iltifat duymak…
Sevmek ve sevilmek gibi…
Acaba sevmek ve sevilmek için de gerçek;
Serdengeçti’nin GÜLÜNÇ HAKİKATLER’inde dediği gibi mi?
* Tek Yüzlü Hakikat, İki Yüzlü Para:
Ne yazıktır ki tek yüzlü hakikatin meydana çıkması için bile şu iki yüzlü lanet paraya ihtiyaç var.
***
Sevgi ve saygı rüzgârları esenliğiniz olsun.
Hikmet Çiftçi
28 Ocak 2013
“GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ”
SERDEN GEÇENLERDEN BİR SERDENGEÇTİ…
- 6 -
Günler değil, aylar boyu, yıllar boyu olsa,
Bir sevgiye insan doyamaz, ömrü de dolsa.
…
Doyulmayana, doyulamayana sevgi?
Ne ola bu sevgi?
Allah sevgisi…
Peygamber aşkı…
Vatan – bayrak sevgisi…
Millet sevgisi…
İdealizm…
Ülkü…
Bir fani…
Bence en sondan başlayarak hepsi olabilir.
Sevgi daimdir.
Ülkü daimdir.
İnanç ve ideal daimdir.
Hiçbiri ölenle ölmez. Bir ölüm, binlerce doğuma vesile olabilir…
“Bir ölür, bin diriliriz!..”
Serdengeçti’nin GÜLÜNÇ HAKİKATLERİ’inden bir başka örnek.
* Kuyruk Acısıymış!
Birtakım mahlûklar var: Sesleri zaman zaman kulaklarımıza kadar geliyor. Biz güya fakülte hakkındaki yazılarımızı bu fakülteden kovulduğumuz için yazmışız. Kuyruğumuza basmışlar, kuyruğumuz yok ki acısın. Sonra biz bu yazıyı hemen fakülteyi bitirmek üzere iken yazdık ve bu yazı üzerine tardolunduk.
Herkesin malûmu olan bu hakikatleri birtakım kuyruklu, kulaklı, boynuzlu mahlûklar tahrif edip duruyorlar.
Biz ALLAH, MİLLET, VATAN yolunda, ‘DAVA’mız yolunda, diplomadan değil, serden bile geçmiş insanlarız.
SERDEN GEÇENLERDEN BİR SERDENGEÇTİ…
- 5 -
Öyleyse neden bin bir üzüntüyle yanarsın?
Bir hişuranın zevkini özlemle anarsın?
Bu beyitte hiç duymadığım bir kelimeyle karşılaştım. “Hişuran” Büyük bir ihtimalle “hîş”ten gelmeli. Farsaça akraba, soy – sop anlamında.
Bizim varlığımız, özümüz sadece kendi varlığımızla sınırlı değildir. Bizler yeryüzünün her yerinde akrabaları olan, Asya’nın büyük çoğunluğuna ve Ortadoğu’nun bir kısmına, Avrupa’nın içlerine kadar hüküm sürmüş olan bir milletin devamıyız.
Türk atlılarının ayak bastığı her yerde bizden bir şeyler mutlaka vardır.
Kaldı ki, Türkî cumhuriyetlerde…
Baba vatanımız olan illerde…
Bizi yakan, bizi burkan; bizler bağımsız ve hürken, bizden olanların esaretinin içimize oturan yarası olmuştur.
Onlara kavuşma zevki.
Onların da hür olma arzularının gerçekleşmesi mutluluğu…
…
Serdengeçtiden bir başka anekdotla biraz tebessüm edelim.
Necip Fazıl'ın yakın arkadaşlarından olan Serdengeçti, hazır cevaplığıyla tanınır.
Aynı zamanda muhafazakâr dünyanın en sevilen fikir adamlarından biridir.
Türkçülerin;
'Tanrı Türk'ü Korusun' demesi üzerine,
Serdengeçti;
'Tanrı Türk'ü, Allah da Müslümanı Korusun' diyerek bir döneme damgasını vurur.
SERDEN GEÇENLERDEN BİR SERDENGEÇTİ…
- 4 -
Madem ki hayalın yolu er geç bitecektir,
Her sevgili varlık kara toprağa gidecektir,
…
Bitecek…
Biter de…
İster hayat olsun, ister hayaller!
İdealler, ülküler erişilmesi zor hayallerdir.
Çünkü “Büyük düşünenlerin büyük idealleri, ülküleri olur.”
Sevmek, sevilmek gibi idealler de maneviyatı güçlendiren, yaşama azmi ve mücadelesi veren manevi ve fikri duygular…
Amaçsız yaşamak ölmekten beterdir, misali…
Şimdi de bir başka hikâyecik aktaralım, yine Serdengeçti’nin “GÜLÜNÇ HAKİKATLER”inden…
* Atatürk ve Köylü:
Atatürk, Trakya'da maiyeti ile beraber dolaşıyormuş. Yolda çift süren yaşlıca bir köylüye rastlamışlar.
Atatürk, bu vatandaşa sormuş:
- Sen Kemal Paşa'yı tanır mısın? Köylü:
- Gözümle görmüş gibi biliyorum: Ak sakallı, nûranî yüzlü, kimseyi incitmez, beş vakit namazında bir zat! demiş.
Atatürk'ün yanındakiler gülmüşler:
'Paşam, bildirelim mi?' demişler.
Atatürk:
- Dokunmayın adamcağıza, varsın öyle bilsin. Köylünün hayalini bozmayalım.
Bizim dinsizler, bu kadar inceliğe bari riayet etseler...
Bu şiir ile ilgili 33 tane yorum bulunmakta